Etrafı tel örgülerle çevrilmiş,
Soğuk taş duvarların,
Açılan mazgal deliklerinden,
Bir avuç gökyüzü görünüyorsa..!
Umutların hep pusuya yatmış,
Ütopik gözlerde bir gülümseme kalmamış,
Tecrit edildiğin hücreden,
Yaşama açılan el kadar pencereden.
Soluktan başka bir seste çıkmıyorsa,
Gardiyanların cüce gölgesinden,
Hayallerin bile esir düşüyorsa,
Ne diyelim kader utansın.
Şu dört duvar arası,
Yalnızlık çemberinde,
Bıkmadan voltanı atıyor,
Kendi ekseninde hep dönüyorsan,
Gecenin zifiri karanlığında,
Korku nedir bilmeden ilerliyorsa;
Hedefinde asma uçları...
Saman sarısı dişlerde,
Yoksa bir parıltı...
Gözlerin,dalıp dalıp gidiyorsa
Çok uzak diyarlara,
Tel tel,anıların dökülüyorsa
Avuçlarından ayaklarının dibine,
Ne diyelim kader utansın.
Gönlünce haykırmak istiyor,
Ama sesin kısılmış hiç çıkmıyorsa,
Gözyaşlarınla hıçkırıklara boğuluyor'san,
Gecenin bir yarısı baykuşlar tünüyor'sa
Mahpus damlarına,
Pır pır,kanat seslerinde,
Bir ürperme de geliyorsa içine,
Yüreğin hala taş kesiyorsa,
Ve kan içiyorsa gülüşlerin,
Ne diyelim hayallerin usansın,
Üzülme koçum sen üzülme,
Sana müebbet verenler utansın.
20.Türkiye şairler,yazarlar ve ozanlar derneğinin
düzenlediği şiir yarışmasında 6 aralık 2014 de
Kadıköy'de mansiyon ödülü almıştır bu şiir
Kayıt Tarihi : 24.11.2010 20:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!