Gecenin en geç bir saatinde
Tan yerleri bile ağarmadan
Uyandım uğuldayan seslere
Dudaklarımdaki düğümlerle
Marş söylüyorlar dedi aldırmadan
Alışkın olduğunu anladığım gardiyan
Yankılanmıyor aksamıyordu sesler
Duvardan duvara koridordan koridora
Bu kadar talimli olurdu bir koro
Kader kurbanı hürriyetinden mahrum
Rap rap marş marş yerinde sayıyordu
Bir değil belki bin beyninde mazlum
Hücre hücre ranza ranza
İkiye üçlük tabutluklarda
Yürüyüşe gidiliyormuş gibi sılaya
Susmayan yüreklerinin vurgusuyla
Kimsiniz siz kimlerdensiniz
Böyle sustalı oyuncaklar örneği
Bu aksamayan sesleri nasıl çıkarıyorsunuz
Kendinizi olimpiyatlarda mı sanıyorsunuz
Sonra Gardiyan kırdı merakımı sırıtarak
Altın dişlerinin arasından sarkan sigarayı yakarken
Ben dedi bu marştan ve yerinde saymadan başka bir şey bilmem
Benim öğreteceğim bu kadar olur bildiğimden ötesi yalan
Gün doğuyordu mor ötesi ufuklardan
Şarabi bulutlar sarıp sarmalamış
Taç etmişti kara dağlara tan yerlerini
Sarı damlalarla yıkıyordu güneşin ilk ışıkları
Toprak badanalı duvarların al karası kiremitlerini
Onları kaderleriyle baş başa bırakıp kaçmak
Yaptığımız ve yapabileceğimiz tek eylemdi
Nefes alabilmekti yapabileceğimiz tek şey
Susuz ve oksijensiz kalmamaktı
Gardiyan aç kapıyı gardiyan
Gelenler var günün ilk ışıklarından önce
Aç kapıları gardiyan al onları içeriye
Güneşin al sarı renklerinden öteye
Kayıt Tarihi : 9.2.2011 18:31:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Mamak notlarından
![Talat Akıncıoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/02/09/gardiyan-53.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!