Gamzeye Düşme Hâli
Seni tanımak,
yağmuru camdan seyretmek gibi…
Islanmıyorum ama
içim serinliyor.
Adını yüksek sesle söylemedim hiç,
küçük tuttum kelimeleri,
alışkanlık yapmasın diye.
Bazı isimler kalbe hızlı yerleşir,
sonra sökmesi zor olur.
Gülüşün…
Öyle gelişigüzel bir şey değil.
İnsan gülmez öyle,
dünyayı unutarak gülünür.
İki küçük çukur beliriyor yüzünde,
sanki hayat orada durup
derin bir nefes alıyor.
Gamzelerin.
Bir insanın yüzünde
bu kadar derin şeyler nasıl olur?
Bakmamaya çalışıyorum,
bakınca kayboluyorum.
Dokunmamaya çalışıyorum,
dokunursam adım değişir diye korkuyorum.
Mesafemi titizlikle koruyorum,
terbiyeli bir suskunlukla.
Ama içimde
aceleci bir kalp var.
Seni gördükçe
yerini bilmiyor.
Sen güldükçe
ben ciddiyetimi kaybediyorum.
Dünyanın bütün sorumlulukları
iki gamzenin gölgesinde eriyor.
Gülüşler vardır,
hatırlanır.
Gülüşler vardır,
özlenir.
Bir de seninki var,
insanı kendinden eden.
Her güzel şey
herkese yakışmaz derler,
ama seninki kimseye yakışmazdı zaten,
sadece sana ait.
Aramızda
bir ad yok hâlâ.
Bir tanım,
bir cümle,
bir cesaret eksik.
İki gamze mesafesinde
koca bir susuş duruyor.
Sen konuşurken
aklım sigara molasına çıkıyor,
geri dönmüyor.
Dumanı üstümde kalıyor cümlelerin.
Adını cebimde taşıyorum hâlâ,
bazen yokluyorum,
kaçmamış mı diye.
Kalbim soruyor:
“Ne zaman?”
Ben susuyorum.
Gamzeler
öpülmek için mi var,
yoksa insanın
kendini kaybetmesi için mi?
Bu sorunun cevabı yok.
Zaten bazı sorular
cevapsız daha güzel.
Sen gülümsüyorsun,
ben kendimi saklıyorum.
Korkaklık değil belki bu,
fazla hissetmek.
Henüz aramızda bir aşk yok,
ama bir şiir var.
Uzun.
Sessiz.
Cesaretsiz.
Ve ben
her satırda
bir gamzene biraz daha düşüyorum.
Kayıt Tarihi : 25.12.2025 16:25:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!