Bir deniz kıyısında, serin bir akşam üstü… O bilinmeyen koynuna sermişsem kurumuş güllerimi hata mı ettim yar… Hiçbir tanım tanımlayamazken aşkı; tenimdeki gül kurusu yapraklar sevdamın tek tanığı. Unutma sonbaharım ben, nam-ı diğer hüzün. Sevdam bir kuru yaprak gibi sürükleniyor, duyuyorum ama kıpırdayamıyorum, kaçmasından korkuyorum. Tükenirken umutlar; saçlarım rüzgar, bakışlarım ateş olur da, bir tek adın kalır dudaklarımın arasında… Ellerim elveda olmadan umutlarını borç verir misin bana sevgili?
Sensizliğim yetmez gibi kafiyelerimi de aldın gittin. Can çekişmede ıssız kaldı boynu bükük kaygılı şiirlerim. Çaresiz günlerde, umutla düşünen şiirlerini izleyeceğim. Karşıma çıkan her mısranı kırıp ben arayacağım içinde. Kendimi bulamadığım her dize mahzun bir şekilde göğsüne yaslayacak başını. Sığ bir denizde boğulacak kaleminin ucundaki derin anlamların. Geçmeyecek zaman yar, ışık ışık gözlerim hiç değişmeyecek.
Belalı konuları olacak şiirlerimin. Bıkmadan, usanmadan aşkın kaygan duvarlarına tırmanmaya çalışacak dizelerim. Düştükçe aşkı üfleyeceğim ruhuma. Bırakmayacağım. Bırakamayacağım. Hayatı sevgiyle yorumlarken; serinlik yağacak yıldızlarıma, göğe bakan çocuklarımız olacak her mısra sevgili.
Ayrılığa okunan şiirleri getirme yol ayrımına. Ellerinde çiçekler, dilinde sevdalı türküler olmalı. Sen bir deli mavisin güneşin denizinde. Bense çiçeksiz türküsüz karanlık bir gece. Var mı gönül derdime bir çare. Bırakalım bu konuyu sevgili, yol ayrımından başka konuşacak konu mu kalmadı… İyisi mi sen bir sürü anahtar getir yanında. Güzel bir öykünün, denizin, yağmurun, güzel düşlerin, şarkıların, güneşli bir havanın anahtarını getir, tadı damağımda kalacak sohbetinle.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bin satıra, on bin imgeye ve yaşanası her sevgiye bedeldir yazılanlar. Gül yaprakları serpilmiş bir yaşam ovasında hüzün, mutluluk pastilleriyle toprağa karışır. Her sevda kendi sularına yüzen sarı yapraklarca geçer en bitimsiz okyanusları ve o bildik mevsimlerde yeniden yeşerir. Bir şarkıdan damlayan sözcüklerde, bir şiirden yüreğe işleyen dizelerde hep aşk vardır. Gönül yıkılmaz bir viranedir yine de, ancak hep kendine dar bir odadır... Tebriklerimle şaire. Yine kusursuz, yine olağanüstü, yine dolu dolu...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta