Ört ruhunun kepenklerini,
istilâda gülüşlerimin rengi
tutmuyor düşüncemin bilekleri
kanıyor gönlümün düşleri.
Hüznün matemine nöbet çalıyorum,
nağmeleşiyor yatsı vakti gece kulağıma
ve oturtturuyorum içimin ortasına seni
dolandırıyorsun bakışlarınla hâyâllerimi.
Gözlerimi kapatıyorum,
boynunu büküyor ay,
süslenmiş karanlık penceremden içeri
süzülen küçük bir ışık huzmesi…
Minârelerden duyuluyor evrenin nâmesi,
uyanıyor yüreğimde sükûn eden rüzgâr
ellerim duâ’mın arifesinde
ve duruyorum damarlarımın
tefekkür peykesinde…
İnkâr peşinde koşuyor yalnızlığım,
aldanmışlığımla uzaklığı yaşıyorum.
Hüzünleşmiş şüphelerimi gölgede bırakıyorum,
yarını düşlüyorum yitik fasıllarda.
Yokuş yukarı tırmanıyor vakit,
tonlarca lisân yüklenmiş beyhude vaatler,
alevleniyor ciğerimde saçların,
bağrı yanık darbeler vahlanıyor ömrümde.
Ey sesime karışmış gâm türküsü,
çek mânânı üstümden,
ah’ımı üflüyorsun amansızca,
sustur şu sevdaları,
hepsi birikiyor heybemde sessizce…
Kayıt Tarihi : 2.7.2013 23:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)