Gam mülküne sultan kıldı beni firkat eli
Dert defterin açtı yine ah ile figan dili
Bir lahza visâl gördüm, bin yıl kadar sürdü hicran
Felek ne revâ gördü ise kıldı bana beli
Gülzâr-ı cemâlinde gezerken heves ile
Bir hâr-ı cefâ battı yüreğime gizli gizli
Can dedim o yâre, canımı aldı da bilmedi
Can almak imiş âdeti, bilmez mi gönül dili
Evvel ne yakın idim o mahbûb-ı cihâna
Şimdi ne kadar ırağım, ölçülmez arşın ile
Bir nazarı bin derde bedel idi mahreme
Bir lutfu yeter idi bana cennet yolu ile
Âh ettikçe gökler titrer, yer inler sanır
Gözyaşım ile yazdım adın gece sahife sahife
Dedim ki kader insaf eder bir gün olur
Kader dedi: “Ayrılık yazıldı bu sahife.”
Yâr etti vefâ vaadini çayır çimen üstünde
Yeminler içildi, şahid oldu ay ile yıldız
Bir rüzgâr yeter imiş savurmaya o ahde
Sözler ne kadar sağlam olsa da gönül yalnız
Ne kölelik kurtarır beni ne ölüm kapısı
Vadem yetmedi gitmeye, sabrım da tükendi
Yaşamak ateş imiş sensiz ey cân-ı cihân
Yanmakla geçti ömrüm, bu sır bana bilindi
Kayıt Tarihi : 25.12.2025 18:30:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!