GALİBA! ... EN GÜZELİ TADINDA BIRAKMAK...
Galiba... En Güzeli Tadında Bırakmak...
Demişim yazdığım
Son lav püskürmesi altına.
Üç gün, üç gece sonunda hatırladım…)))
Neden, niçin yazdığımı…
Birileri bomba koymuştu,
Gönlündeki tahtıma.
Sen kimdin?
Ben kimdim?
Beni büyüleyen Ela gözler
Sahi kimindi?
Yok ben bir rüya görmüş olmalıyım
Yada!
Yalanmış gördüklerim
Yalanmış işittiklerim
Yalanmış............ gölü! ...
Nasılda gıcık gıcık bakıyordu
....................! ......... Oradaki o Gavurun dölüüüüü! ..
Hislerim yanıltmış beni
Yalanmış güvercinin şahitliği
Komadaymışım.... sayıklamışım.
Galiiiiiiiii
Hafızam eskisi gibi değil
Unutuveriyorum bazı şeyleri
Arada bir; ha koçum, ha arslanım!
İltifatları gerekiyor…
Ya da… yada… şey! Galiba! ! ! ...
Bak yine unuttum ne diyeceğimi.
Adı dilimin ucunda.....
Tamam şimdi hatırladım
Ankara Başkentimiz değilmiydi?
Galiiiiiiiii
Aynalarla aram iyi değil...
Aynalarla
Aramız hiç iyi olmadı zaten.
Yanılmıyorsam 1979 yılı baharıydı,
Yeni yeni terleyen bıyığım,
Çenem de
Ancak mikroskopla görülebilen üç beş tel! ..
Kıl bile denmeyecek tüyleri
Makineyle gurur ve heyecanla keserken
Dünyanın en yakışıklısı bendim.
Öyle diyorlardı baktığım aynalar…
Bir saat kadar sonra okulun önünde
Bana gülen kızlar içime bir kurt düşürmüşlerdi.
Koştum tuvalete baktım aynaya Eyvaaaaahhh
Osmanlı tokadı gibi yaktı canımı
Yüzü sivilcelerle dolu yüzüm.
Galiiiii
Berberlerle, Jiletlerle....
Bilimum traş takımıyla aram iyi değil.
Jiletmiydi, sabunmuydu, anlayamadım,
Sivilcelerimin kaynağı.
Yüzümü saklayarak ayrıldım okuldan…
Dilimde her Kozanlı’nın ezberi küfürler,
Kozan Kalesi omuzlarımda,
Kozan Köprüsünü geçerken
Aşağıdan vıraklayan kurbağalar
“Hakiki sevgili, seni böyle de sever”
Diyorlardı sanki ardımdan.
Garson bira getiiiiirrr!
“Sebepsiz İçilmez” yazıyordu,
Birahane duvarında.
Galiiiii! ! !
Hafızam eskisi gibi değil
Unutuveriyorum bazı şeyleri
Mesela; hatırlayamıyorum
Kırk küsür sevgiliyi, yüzleri, isimleri
Sebep neydi? Neden ayrılmıştık?
Kaç tanesini öpmüştüm?
Kaç tanesi ağlatabilmişti beni?
Ne renkti gözleri, nasıldı elleri
Hepsinin üzerine
Açılmaz! ...Bir kül yığını örtmüş gamzeli.
Galiiiii! ! !
Gönlüm eskisi gibi değil
Sevemiyorum hiç kimseyi
Varsa yoksa o!
O parsellemiş,
O doldurmuş yüreğimi
Ve kaçıyor benden.
Geleceği yok
Gel diyeceği de yok
Yılgın Yağmur GALİBA! ...
EN GÜZELİ TADINDA BIRAKMAK...
Zaten değişmeyen alın yazın değimli?
Gidenlerin ardından
Yutkunmak, yutkunmak, yutkunmak…
Fena olsaydı, verirmiydi Yaradan?
Bilemezsin Ayrılıkların kerametini
En doğru cevabı mizan da alınacak bir düğüm
Unutmak, unutulmak.
Galiiiii
Aklım eskisi gibi değil! ..
Zincire vuracağım gönlümü
İmkansız hayallerim dolduramayacak
Kalan süresi meçhul ömrümü.
Adanasız, 18.06.09 Y.Yağmur
Nebi ÜnlerKayıt Tarihi : 18.6.2009 13:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Galiiiii Aklım eskisi gibi değil! .. Zincire vuracağım gönlümü İmkansız hayallerim dolduramayacak Süresi meçhul ömrümü. Adanasız, 18.06.09 Y.Yağmur
TÜM YORUMLAR (1)