Kiminle konuşuyorum bilemiyorum
Sen misin o, yoksa İskender mi
Bıçağını biledin mi,yok musun
Köşe başında nöbet tutan kolcu musun
Nerede İskender,nerede taş arabası
Ne alakası var şimdi bunların
Yani bir değirmen dönüyor gibi gülden
Serinliğinden, gün vurmuşluğundan
Her şey yeniden açıyormuşçasına
Yeniden doluyor gibi zenbiller.
İşte ellerimizde sepetler pazardayız
Azar azar topluyoruz, ebe gümeçlerini
Toprağı iyice didiklemek lazım
Sonra çevresinde boşuna dolanıyoruz
Açınca haber ver, çapalamak lazım
İstikamet gökyüzü, bekleme durağı
Duraktan aşağı ıslık çalıp yürüyoruz.
İskender nerde sen nerde, bekle biraz
İskenderin nişanlısı da intihar etti çok tuhaf
Zaten çok tuhaf şeyler oluyor anlamıyoruz
Anlatıyorlar, çeviriyorlar, duruyoruz öyle
Belki balkonun altından bir geçen olur
Ona sorarız, nedenini, belki o da bilmez
İşte herkes sıraya girsin, bana sormayın
Böyle böyle yazı getiriyoruz havalar ısındı
Bundan böyle bir acıklı hikaye, zaten öyle
Kimse hatırlamıyor neden sürüp gidiyor,
Kimse kimseye aldırış etmiyor, tertip
Böyle terhis olur olmaz insanlar geliyorlar
Kentin alanında gezip tozup oturuyorlar
Oysa kimsenin gelip onu soracağı yok
Boşuna sallanıyor eller, her şey sorgulanıyor
Bir merkezden idare ediliyor dünya
Otelden ayrılan bütün şairler hariç.
Kayıt Tarihi : 8.6.2010 09:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ahmet Ayaz
TÜM YORUMLAR (2)