I.
Her dönüş büyütüyordu acıları.
Kalmalı mı,
Gitmeli mi diyordu defaten yanan infaz...
II.
Aşkta af yanılsamasıyla, savaşlar büyür sevgili.
Aşk işgal edilecek coğrafya değil oysa.
Aşk gurbettir.
Senden uzağa yolculuk.
“Ben”den uzakta,
Aklının “kendi”nde kalmasının kaçınılmaz olduğu gurbet.
(Kendini bilmeye medhiye sümen altı)
Bırak işgali.
Her şey kalsın tadında.
III.
Bak gurbetimdeyim.
Hiçliğimin divanında, say ki duvarında
Paylaşılacaklarımı ,
-sırası geldikçe-
paylaşacağım sınırsızca.
IV.
Sıra seninle yalnızlığı paylaşmaya gelecek.
Özdemir Asaf’ı çağıracağız, yürek yordamıyla
Asaf öfkelenecek,
ve dile gelecek içimizdeki dizeleri
“Yalnızlık paylaşılamaz,
Paylaşılsa yalnızlık olmaz .” diyecek.
V.
Bir kere paylaşmayı kafaya koyduk ya,
Yılmayacağız..
Atalara el açacağız.
Duvar yazılarından medet umacağız.
Anayasaya aykırı davranacağız, angaryalara kalacağız.
Dedim ya bir kere paylaşmayı kafaya koymaya gör.
Kimse anlamayacak bizi.
“Belki” biz bile.
VI.
Ne kadar da birbirimize yakıştığımız bile söylenecek uzlet ile,
biz angaryalarla geçirirken ömrümüzü.
VII.
Aşktan gayrı,
Hiçbir şeye baş koyma sevgili (!)
Aşk olsa da hazine,
büyük aşkların sonu da hazin ya,
Hüzün ancak güze yakışır…
Güzden dönme,
Baharın kış olur.
Aşkın kaç kişilik olduğunu dahi düşünme,
Aşk tek 'kişilik' ister..
VII.
Sevdasına baş koyanlar başından oldu;
Yüzüldüler, asıldılar,
Altında bombalar patladı,
gökyüzünden uçaklar düştü,
sevdası büyük olanların.
“Belki” de,
Bezm-i elestde,
Bize her yer Kerbelâ dediler,
Aşkı kâlu belâdan kalanlar…
VIII.
Sevdamızın ölmeyeceği sözünü yaşamadan önce vermiştik biz de.
“Belki” de…
IX.
Paylaşmaya baş koymuştuk ya,
Yalnızlığı bile paylaşacaktık ya,
Koyduk yalnızlığı da ortaya.
Yarısını ben aldım, diğer yarısını da sen verdin.
X.
Bir pusulayla icmalini çıkartıp, yüreğin denetimine arz ettik bir başınalığı..
Kim bilir yürekten çürütmeyi durdurma kararı çıkar umuduyla.
İşlem sakattı çünkü hiçbir kötülüğün anlayamayacağı kadar.
XI.
Şimdi gurbetindeyim.
Yalnızlığımla uyandım.
Sılamdayken,
Sılam gurbet olmuştu.
Hani gurbetin sızısının vermez ya sılam.
Sızdı içime..
İçten içe...
XII.
Oysa
Sılamda,
Bir ben vardım, bir de gardiyan kendim.
Ben'den kendim'e yol buldukça,
Gerçek âşıkların aşkının mahkûmu olayazdım.
XIII.
Ahmed Arif’in prangalarını aradım.
Tam da yanı başımdaymış.
Taktım yüreğime.
Eskittim prangaları.
XIV.
Bir türkü çalıyordu TAŞ plâk,
…ve
“Mahpushane gurbet ele benzemez. (Muhlis Akarsu)”
diyordu ozan…
Aşk kafesinin kapısı açıktı.
XV.
Gerçek aşkta af gereksiz deneyimdi.
anayasasında af yoktu sevda kentinin.
XVI.
Af çıkmıyordu sevda kentte.
GERÇEK AŞKIN yolculuğundaki güzel insanlara...
XII.
Firariydim gerçek aşktan.
Yüreksizdim,
Gerçek aşk pir-û pak gönül işiydi.
...
Ve aşk yalanını kirletiyordum,
Dönüşün büyüttüğü acılarla.
XIII.
Ey şair,
Dizelerindeki beyaz misali,
Hızla kirleniyordu aşk…
Tene âşık gafil insanlarla…
Taş İskeleKayıt Tarihi : 20.11.2022 21:20:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Taş İskele](https://www.antoloji.com/i/siir/2022/11/20/gafil-nesir.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)