(.y.t.m.ş…’ye) (Aşklar sürgünde)
Pembe kokacağını bilsen de,aşk tütsüsünü hemen görür görmez içinde hayatın bulunduğu kibrit kutusundan hayatı çekip yakmamak lazımmı
Yakarsan hayatında yanarmış ve geriye küllerin kalırmış
Yeni anlıyorum
Şimdi anlıyorum yakarsan o pembeler karaya çalarmış
Güzeli sevsen de delicesine ona göstermeyecekmişsin madalyon’un bu yüzünü göstermeyecekmişsin
Her şey geçer elinde yaşaman gereken; hayat kalırmış
Sevmek sevilmeyi bilmeyi gerektirir
Aşkım sizin bedeninize dört gömlek büyük geldi
Aşkı tanıdım bakire bir gölgenin altında seninle
Beklide o an kendimi şu güneşli diyarda uçuruma atmamdı; atladığım yerin uçurum olduğunu bilmeden
Sevgiler dölledim cömertçe; ve cömertçe harcandılar
Hayatım yandı
Başkalarıydı,bizim üst üste uzanmış aşkımızı bozan ya da zaman
Kutsal ay ve ebedi yalnızlıklı güneş deydi bizim aşkımız
Oysa Yalnız; yanılmamış dokunulmamış deniz dokunulmaz
İki aynanın arasındayım! ; kendimi kendimden ayırmışım
En güzel aşk,güneş ve ay kokanıymış
Sonra hayata adım atmıştım büyümüşlüğü,hayatı,acımasızlığı,güzelliği tanımıştım
İnsanların sana gülüp sonra da arkandan vurabileceğini de öğrendim
Hayat acımasız bir şeymiş,uzağım ona,bir gemiden gördüm uzaktan bakış attım haline ağladım,zaten ay’da yüzyıllardır ağlamıyor mu?
Ayrıldığını başkalarından da öğrenebilirmişsin…Senleyken anladım
Tanıştım üç kişilik ilk oyunumla…Ve bıkkınlıkla,nefretle,yalanla,tanıştım; Evet tanıştım da o bana memnun oldum dedi bende ben ondan olmadım dedim…Bin tane mum’un karasını,acımasızını,bitme eğimliyi seçtim
Yaktım söndün külün kaldı; çöpe attım
Ne kaldı geriye yok olan bulunmayan tiksinç küller…ve hayat
Senle tanıdım aşk mavisini,gerçekleri,masmavi ihanetleri,ayrılığı,değişkenlikleri
Demek ki insan bin tane çiçeğin içinden en gerçeğini ve yorucusunu da çekebilirmiş,Ona adaya bilirmiş koca hayatını
Keğıt’ı,kalemi unutmuştum
Göz yaşlarına batırdım kalbimi
Sizin gibilerden az kaldı
Ve daha yüzlercesi
Mavisi,karası ve yeşili
Kimbilir hangi diyarda unuttum isminizi?
Gönlümün elçilerini kodese attım,unutulma süreleri,iki yıl beş ay,gün gelirde çıkarlarsa düşümdeki güzeli bulamazlarsa bu sefer onları tek tek öldürürüm
Düşümdeki Rüya
Düşümdeki güzel
Düşümdeki güzel
Nerdesin
Kim bilir nerde nasıl karşıma tüm cüretkarlığınla çıkacak ve içimi alıp öldüreceksin
Yağmurlar altındayım
Islanmışım öleceğim ama seni aramaktan beni hiçbir şey alı koyamıyor
Kutsal ay kutsa onu ve onu batır beyazına; yalnız güneş ışınla mavilerini; derinlerine çeksin,Jüpiter ver yeşilini,Kainat yüzdür karanlıklarında,bahçeler sapsarı çiçeklerini yetiştirsin senin için,Gül kırmızısı her zamankinden kırmızı olsun,Kan kırmızısını oradan sana yollasın,Balıklar türkuazını yüzdürsün sana
Ve sen masmavi ol
Al beni ılık bir yaz yağmurunda gel ve Öldür beni,çek içine,yak,bırakma…Gökten yağ tüm cüretkarlığınla
Gel Gel Gel
Yazgım ilk kez mavi olsun
Vücuduma konan bir sinek gibi kon; ve akıt aşk kırmızını
Şehvetini de getir
Yay falları ve büyü kanat onu
Sakınma ve bir yunus kadar mavi ve istekli, ol
O ılık yaz yağmurlarıyla gelme Ebedi Bir Yağmurla Gel
Çünkü yalnız sen ve ben bana giden yolu bulur
Ben beni benden alırım ancak o zaman
Aşktan bir süreliğine ayrıldım
Kaçamaaş dan apar topar kaçtım
Gerçeklerle kaldım ben
Gayret et
Geri geleceğim ıhlamurlar çiçek açınca
Sarıla meyvesini verip mavi olunca hayat gözündeki yaşları silecek
Gayret et
Sevmen gerekeni sev yaklaşınca orada durma koş
Ama şimdi orada dur ve beni yorma yakma,beni bana bırakı gayret edeyim
Gayret et
Her şey geçti hayat kaldı; karşı karşıyayız şimdi…
02.02.2005 Çarşamba/00:20/Sivas
Kayıt Tarihi : 14.8.2005 01:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)