-Kerimoğlu / Mustafa Erol’a-
Ipıslak bir akşam çalın kapıyı,
Usulca hâneme dalın geceler.
Yalnızlık bestesi o son şarkıyı,
Hüzzam makamından çalın geceler.
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
YEŞİLIRMAK ŞİİR VADİSİNDEN BİR KERİMOĞLU GEÇTİ
İnsan geç tanıyıp erken kaybettiği dostları için “Keşke daha önce tanısaydım” diye hep hayıflanır. İşte Tokatlı şair ağabeyim Mustafa Erol, namı diğer Kerimoğlu benim için öyle bir gönül dostuydu. Onu geç tanıyıp erken kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum. 17 Şubat 2013 Pazar günü kaybettik. Cenabı Allah gani gani rahmet etsin, ruhu şad ve mekanı cennet olsun!
Sanıyorum 2007 yılının Mayıs ayıydı. Kızımın da içinde bulunduğu bir grup öğrencinin hazırladığı proje TÜBİTAK bilimsel proje yarışmasında İl’de dereceye girmiş, bölge yarışmasına katılmak üzere Tokat’a gidiyorlardı. Ben de onlarla birlikte Tokat’a gittim. Gaziosmanpaşa Üniversitesi kampusünde proje standını kurup, bilim kurulu ve diğer katılımcılarla tanıştıktan sonra Tokat Öğretmenevinde bizler için ayrılan yerleriimize yerleştik. Güzel bir bahar günüydü, Öğretmenevi bahçesinde çayımızı yudumlarken bir şair dostumu aradım.
Birkaç dakika sonra Tokatlı şair dostum Ünal Kar, o tarihte Tokat’ta görev yapan şair arkadaşımız Şahin Yılmaz ve yine o tarihte Tokat’ta ikamet eden şair arkadaşımız Rifat Kaya geldiler. Hoşbeşten sonra Tokat’ta bir şehir turu yaptık, güzel bir mekanda yemek yedik. Tabi ki edebiyat, şiir ve sanat üzerine sohbet ettik. Akşam olunca “Hasır Kahvesi’ne gidelim, orayı bir şair ağabeyimiz işletiyor muhabbete orada devam ederiz ” dediler. Hasır Kahvesi Tokat meydanında noslajik ve otantik dekoruyla adeta tam da sanat erbabına göre düzenlenmiş bir mekândı. Bugün gibi hatırlıyorum içeri girince Kerimoğlu ağabeyim bizleri güler yüzle karşıladı ve tanıştık. Birden kendisine içim ısınmıştı, o güne kadar yayımlamış olduğu eserlerini imzalayarak takdim etti.
Takip eden günlerde ve yıllarda Kerimoğlu ağabeyle samimi olduk, zaman zaman telefonla görüşürdük. Her yıl organize ettiğimiz “Boraboy Şiir Günleri” ve “Çamlıdere Şiir Günleri” kültür ve sanat etkinliklerinin müdavimleri arasında yer aldı. Ayrıca başka şehirlerde ve mekânlarda düzenlenen şiir kültür etkinliklerinde de birlikte olduk şiir ve dostluk adına güzellikleri paylaştık. Bazen beni arar yeni yazdığı bir şiiri telefonda okur görüşümü sorardı. Etkinlik dışı zamanlarda da görüştüğümüz karşılaştığımız oldu kendisiyle.
Yine birkaç yıl önce kızımı Tokat’a sınav için götürmüştüm. Tokat bedesteninde Kümbet Altında Dergisinde Kerimoğlu ağabey, Osaman Baş, Ünal Kar ve diğer şair dostlarla buluştuk, muhabbet ettik. Güzel bir bahar günüydü ve Tokat bedesteninde bir taraftan tavşan kanı çayımızı yudumlayıp sohbet ederken, diğer taraftan da “Tokat’ta Bahar” isimli şiirimi kafamda şekillendirmeye çalışmıştım. Ve hangi yıldı bilmiyorum, yine bir yaz günü Taşova Öğretmenevinin bahçesinde günlük gazeteleri karıştırıyordum. Bir ara başımı kaldırıp baktığımda gözlerime inanamadım. Merhum Kerimoğlu/Mustafa Erol ağabey, merhum Ozan Sezini/Ali Baş ve Ünal Kar çıkageldiler. Sıkıntıdan patlamak üzere olduğum bir anda onları karşımda görünce olanca kederim dağılmış, sevinmiştim. Hemen Ömer Celep’e ve Fesih Aktaş’a haber verdim. Birlikte Boraboy’un üst tarafında Sarıçiçek yaylasında ormanın ve yeşilliğin içinde Ömer Celep’in bizler için hazırladığı mükellef sofrada buluşup akşama kadar muhabbet etmiştik. Şimdi o günler bir anı olarak kaldı, iyi ki yaşadık o günleri!
Geçtiğimiz yaz aylarında Ankara’da bulunduğum günlerde bir akşam telefonum çaldı. Baktım Kerimoğlu ağabeyim arıyor, yine bana telefonda son yazdığı şiirini okuyacak diye içimden geçirmiştim. Belliydi, sesi biraz kısık ve kederli geliyorudu. Hâlini hatırını sordum; biraz keyifsiz olduğunu ve şu anda Malatya’da bulunduğunu, orada bir hastanede zaman zaman kontrole gittiğinden bahsetti. İnsan böyle durumlarda ne söyleyeceğini bilemiyor. Teselli edici sözler söyleyerek iyi dilek temennilerinde bulundum. Sanki son günlerini yaşadığını biliyor, hissediyor gibiydi. Son olarak bir kitap daha yayına hazırladığından bahsetti, kitaba isim olarak belirlediği üç seçeneği söyledi ve hangisinin güzel olduğu hususunda görüşümü sordu. Ben de kendisini tebrik ettim ve görüşümü söyledim.
En son Şubat ayının ilk haftası kendisini telefonla aradım. Telefonu eşi açtı ve Malatya’da hastanede tedavisine devam edildiğini, kendisinin konuşamayacak durumda olduğunu söyledi. İşte benim için sözün bittiği yerdi, sözcükler boğazımda düğümlendi, böyle durumlarda ne söylenir bilmiyorum, eşi vasıtasıyla geçmiş olsun dileklerimi ve selamlarımı ilettim. Nihayet 17 Şubat 2013 Pazar günü yine Ankara’daydım. Gece geç saatlerde telefonum çaldı, bu saatte telefonun çalması elbette hayra alamet değildi. Telefondaki ses Tokatlı şair dostumuz Ünal Kar’dı. Kerimoğlu ağabeyin hakka yürüdüğünü ve yarın Tokat’ta defnedileceğini haber verdi. Kümbet Altında Dergisinin 51. sayısında yayımlanan son şiirlerinden birisinde;
Kerimoğlu bekliyorum acele
Bir gece de başucumda gecele
Deseler ki yenik düştü ecele
En son yolculuğa gelir misin sen?
diye sesleniyordu. Dünyanın bütün meşguliyetlerini bir bir sıralasam elbette mazeret değildir bilirim. O gece yarısı Ankara’dan çıktım sabah saatlerinde Amasya’da bir toplantıya yetişmem gerekiyordu. Mutsafa Erol/Kerimoğlu ağabeyim şiirinde de belirttiği gibi ecele yenik düşmüştü. Ne hasta günlerinde başucunda bir gece gecelemek nasip oldu, ne de son yolculuğunda onu uğurlamak! Her şeye rağmen hayat devam ediyor ve dünya meşgalesi bizleri mahküm ediyor. Ne söylesem boş; nihayet Kerimolu ağabeyim birkaç gönül dostunun omuzlarında son yolcuğuna uğurlandı. Cenabı Allah rahmetini esirgemesin senden sevgili ağabeyim; mekânın Cennet olsun, nur içinde yat! 20 Şubat 2013
Ali Rıza ATASOY
Şair - Yazar
Mehtabın gölgesi düşünce suya,
Kainat büsbütün dalsın uykuya.
Hasbihal edelim biz doya doya,
Bir ömür benimle kalın geceler.
Dostum tebrik ederim Sizleri
Çok anlamlı... Şarkı gibi akıp gidiyor gönüle doğru.
geceler icin yazilmis en guzel siir bence...tum siirleriniz kadar guzeldi...kaleminizin uslubu siirlere derinlik ve haz katiyor degerli hocam..saygilarimla
Keyifle okuduğum bir şiirdi.KUTLARIM
candan kutlarımmmmm
ÇOK GÜZEL BİR İTHAF OLMUŞ TEBRİKLER
Akşam oldu gece kardaşım oldu
Hüzün gönülde viran doldurdu
Dostları ararım gözlerim soldu
Muhabbet sofrası nerde geceler
Hani muhabet kelamdı dostlarla
Anlatırdık hepten fırtınalarla
Gönül doyurduk şekerle tuz balla
Muhabbet sofrası nerde geceler.
Saygılarımla.
Sevdayla tüttü dizeler
Dil'imde yar heceler
Sehere gebe geceler
Aşkı sinesinde gizler
Ah o geceler geceler!
DEDİRTEN ENFES DİZELER, KATILAN ŞAİR YÜREKLER, HEPSİ BİRBİRİNDEN MÜKEMMELLER TAM PUANLA TEBRİKLER
Çok güzel bir şiir üstad,yüreğinize kaleminize sağlık
benden tam puan size
Bu şiir ile ilgili 38 tane yorum bulunmakta