Gece sessizliğinde yağan karlar gibi,
Sessizce başıma yağdınız karlar,
Küremek istesem de küreyemem ben,
Artık başımda kaldınız karlar...
Demir derler, duyan hemen ürperir, oysa ki bilmezler ben de ummadıkları derecede ne alevlerden geçtim bu hale geldim.
Eklediler, birleştirdiler, sağa sola yönlendirdiler, üzerimden ne yükler geçirdiler.
Bilseler, alev alev yanıp, soğuyup, şekillenip, yıllar sonra enkaza dönüştüğümü…
Şimdi, ana istasyon ve ara istasyonlarda, boş yerlere üst üste atılmış yığınlar halinde, işe yaramaz bir şekilde, yazdan yaza güneş vurdukça ısınır gibi oluyorum.
Ara sıra, seyrek hasbel kader biten otlar arasında… Bir de onları dinleseniz,
Tren geçerken onlara değiyor diye kesilen dallara kulak verseniz, onlar da benden dertli sordum konuştuk… onlar da şikayetçi,
Garip kuşlar, döner döner durur ya
Ara sıra tek tek kanat vurur ya
Sana öyle döndüm döndüm vuruldum.
En sonunda yorulup, bir kenara savruldum
Kilit vurma sevgilere,
Araya taş duvarları koyma,
Bırak değsin ellerin ellerime,
Kanatsın ellerimin nasırı ellerini,
Sen de o pamuk ellerinin kıymetini bil bin kere...
Bugün daldasın,
Yarın yolda,
Belki ayaklar altında,
Çıtır çıtır ezilip toz olacaksın.
Şimdi dalda iken kıymetini bil yeşilin,
Kır çiçeğim
Bilir miydin böyle solacağını?
Bilir miydin boynunun kırılıp,
Böyle renginin kaçacağını?
Güvenme rengine,
Güvenme tazeliğine,
Bugünüme şükür ya Rabbim,
Beni bana, her zaman muhtaç et.
Sakın olaki ya Rabbim,
Başkalarına muhtaç etme.
Şükrederim halime her zaman,
Rüzgarı görünce, nasıl da kıpır kıpır kıpırdanır,
Şu kavak yaprakları,
Bana neyi andırır bilir misiniz?
Annesini babasını görünce, hareketlenen çocuklar gibi,
Çınarlar Koca Çınarlar...
Teller kopmuş, gönül fırtınamızdan,
Ne arayan var, ne de bağlayan,
Sen sevmiyorsan seni seveni,
Sevenin de artık sevmiyor seni...
Sevmemişsen o etleri az, kemiği çok elleri.
Pişmanlığın neye yarar,
Duymadıysan kalp atışını,
Senin kalbin neye yarar,
Çağırıp gelmediysen,
Sesine kulak vermediysen,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!