çatlamış bir fincan kalbim
yakıyor canımı keskin parçaları
safi boşluğa bakıyor gözlerim
sızdırırken pınarlarım acıları
gaddar sözlerin oldu cinayetim
bulutların içeri sızabileceği bir oyuk
birbirimize kalabileceğimiz yüksek bir kovuk
senden başkasının dolduramayacağı bir zaruret
birbirimize kalabileceğimiz mutlak bir mahrumiyet
bencil dediler;
gördüm insanlar
ne için yaşar diye.
sızladı ağzıma çaldıkları
bal peteğinde,
tadamadığım.
yitip giden adaşım
tek mukadder sırdaşım
sarılamadığım minik bedenin
gözetemediğim sonsuz neşenin
sanmış ki dünkü çocuk
yoksa yanında ökleri,
olabilir bugünü safi zorluk.
kopmuş içinde felaketleri,
koyvermiş yakut gözleri
olmuş mermer kurna.
ihtiyar heyula seni zincire vurmuş
suratına salt sapkınlığını kusmuş
duygundan değil arzundan beslenmiş
esasında tezatlıktan sana kaftan biçmiş
olana dek beyhude hazlara müptela
dönmüş durmuş olmuş başına bela
oyalanmadım uğurunla örerken tavanı
benimsedim kara gözlerindeki yalanı
tükenmedi kadrim tutuştuğumda
değişmedi derdim yokluğunda
günah mıydı istemem seni
özüme olan güvenimi yitirmişken
bilincimi bıraktım uysal ellerine
yüreğindeki sıcaklığı hissetmişken
girebilirim sandım kutsal cennetine
dudakların gün batımını fısıldarken
tenhada gördüğüm
sanrın mıdır?
etrafımda ördüğüm
kahrın mıdır?
ferasetin yüreğine
hancı mıdır?
ben ki senin koynuna
sarılmış öyle yatmışım.
belki nefsimi sana
satmış körpe kalkmışım.
sen ki ben yoluna
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!