Yanıyor aşk alev alev. Tütüyor dumanı kara kara... Ayrılık rüzgârı vurmuş aşka. Ayrılık, aşkın bir parçasıysa, aşk paramparça...
Zaman geçiyor öyle böyle. Artık alıştım. Habersizim zaten artık senden. Tek ümit yine geri dönmen. İhtimali bile yok, ama hayali var. Ama bu hayaller can yakıyor artık. Gerçekleşmedikçe umutlar tükeniyor. Geride kalan sadece gençliğim oluyor...
Avunduğum yalanlarım hep çıkıyorlar karşıma. Gerçekler tokat gibi çarpıyor yüzüme. Aydınlık gözüken bu hayatın diğer tarafı çok karanlık oysa... Senden başka, herşey fazla. Bir tarafım eksik, bir tarafım yarım. Umutlarım darmadağın...
Bu kalbi senin için yakmaya,
Sana adamaya hazırım.
Ben senin için yaşamaya,
Sana ölmeye sevdalıyım...
Aşkımı anlatamam belki...
Yapabileceğim herşeyi yaptım bu aşk için. En iyi sen biliyorsun. Çok yalvardım geri dönmen için, dönmedin. Daha ne bekliyorsun...
Kanadı kırık bir aşk bu. Özü yalanlarla dolu ve acı sonlu. Umutları yaralı, gözü kanlı... Bu sessiz bir ayrılıktı, hiç olmaması gereken, bize yakışmayan bir vedaydı. Gerçi vedamız da olmadı ya... Son bir umutla haykırmak sana, çok saçma. Son konuşma, son umut bitti burda...
Yaralarımı saran olur elbet birgün. Sen gibi bakan biri olur elbet. Ben gibi seven birini bulursun belki, devam et... Belki birgün, belki birgün unuturum seni. Belki bitiririm kalbimdeki kini... Son olur sanıyorsun şimdiki; hatırla hadi, ben de sondum o günkü gibi. Demiştin ya hani, eskiden bi onu bi bunu severdim, biliyorum güzelim. Ben de onlardan biriyim. Hiç farkım yok...!
Bir gece daha uykusuz, sensiz ve umutsuz geçiyor... Saat gecenin dördü. Hatta biraz da geçmiş. Sağa dön sola dön uyku tutmuyor... Seni düşünmeden birgünüm geçmiyor. Sen gittin ama bu gönül halâ varmışsın gibi her gece adını sayıklıyor...
Bugüne dek sana verdiğim iki sözü tutamadım. Birisi, seni hiç bırakmayacağımdı; elimden geleni yaptım. Gitmeyi sen istedin. Diğeri ise, asla içmiyeceğimdi; sen gittiken sonra ne mümkün bu sözü tutmak. Her gece hergün... Acımı mı dindiriyor? Hayır. Seni bana geri mi getiriyor? Hayır. Seni aklımdan silip atıyor mu? Hayır... Biranlık sadece... O bile yeter şimdilik bana...
Sıkıldım... İnan bunaldım. Ne geceler geçiyor, ne günler. Kaldı ki sensizlikle yıllarım tükeniyor... Yılmadım! demeyi çok isterdim, ama artık bittim. Dayanacak gücüm de kalmadı zaten. Saldım kendimi, bir çıkar yol bulurum belki... Sensizlik; tanımlanamaz bir kavram bende. Yaşayan bilir ihtimali de yok. Sensizliği, benden iyi bir ben bilirim.
Sırf senin elin değdi diye, dudakların bir kez dokundu diye kesmiyorum sakallarımı. Yıkamıyorum yüzümü, yıkayamıyorum… İnan kimseyle selamlaşmıyorum, tokalaşmıyorum bir başka bedenle…
Görmek istediğim sadece senin gözlerin. Aynaya bakmıyorum, bakamıyorum… İnan başım hep eğik yürüyorum sokaklarda… Bir başka bakış değmesin diye gözlerime. İnan seni arıyorum her defasında… Başı boş bir şekilde, başı boş tenhalarda…
İnan bana… Belki başka bir kalbi sevdi bu kalp daha önce. Taptı hatta belki de… Ama kalp bir kere kanıyor, bir kere… Bir kere çekiliyor bu acı, ötesi yok. Can bir kere yanıyor, bir ömre yetiyor zaten…
Sen ve ben... Evet biz demek, seni sevmek kadar saçma artık. Ve bir o kadar da anlamsız. Biz demek, bir bütün olmuş çiftlere haksızlık... Biz, tarihe gömülen sen ve beniz artık...
Aynı yolları yürümüş sen ve ben, aynı rüzgarla ayrı kollara savrulduk. Ben, beni sana getirecek bir rüzgar buldum her seferinde. Ama seni bulamadım...
Kader dedim geçtim çoğu zaman. İçimde biriktirdim. Bu da geçer dedi dostlarım, geçmedi... Tüm dünyayı karşıma alırdım senin için, canımı verirdin isteseydin. Bak, senin için ölmeye çoktan hazır bedenim...
Bin bir türlü derdim var benim,
Yalnız birine razı yüreğim.
Uykusuz geçen her gecenin,
Sebebi yine, yine sensin...
Sırf içinde sen olduğu için,
Gözlerini yıka, yalan aşkları görmesin. Bedenini yıka, kahpeliklere bürünmesin. Ellerini yıka, sahte aşklarla kirlenmesin...
Hani gördüm seni. Bir bayram saatleri... Bak karşılaştık işte. Kafanı çevirdiğinde beni görüşün, öylece donup kalışın... Seni farkettiğimdeki durgunluğum, hızla çarpan kalbim ve dökülen gözyaşlarım eşliğinde geçti dakikalar... Şimdi daha iyi anlıyorum nedenini, şimdi daha iyi anlıyorum beni gerçekten severken gittiğini... Ama anlamıyorum, benden sonra ellere değer vermeni...! Ve şimdi daha iyi anlıyorum, kapında sabahlamaların anlamsızlığını. Şimdi daha iyi anlıyorum ki seni canımdan çok sevmişim esmerim... Ve biliyorum o günler geri geliyor işte... Uykunun haram olduğu, sensizliğin en çok hissedildiği zamanlar...
Çok zaman geçti sevdamızın üstünden, çok isimler yer aldı kalbinde. Biliyorum, duydum seni ellerden... Hatta senden... Yeminler bozuldu, sözler yalan oldu. Aşka canlar konuldu, bu gönül hep sustu. Şimdi sıra sende gönlüm konuş doya doya...
Bitti dediğimde bitmedi tabi ki.
Sadece eş dost öyle bildi.
Yürek yaralıydı, umutlar kirli,
Gözlerim yaşlı, ellerim tikrek...
Benim güneşim sensiz hiç doğmadı
Ölümsüzlüğün tek eseridir aşk. Tüm umutsuzlukların umutları ve tüm şerefsizlerin oyuncağı...! Kendini böyle kabul ettirmişti, yıllar önce. Sen ve senin gibilerden önce...
Şimdi soruyorum kendime. Uğruna savaşmak mı güzel ölmek mi? Zaten sen gittiğinde ölmedim mi... Sen benden vazgeçince, ben de kendimden vazgeçmedim mi... Ben sen gibi görmedim aşkı. Sen gibi yabana atmadım sevdayı. Bir tek nefes almadım hayalin olmadan. Bizim aşkımız çoktan bitmiş, daha güneş batmadan. Anladım alın yazım silinmiş, sen gittiğinde; bana sorulmadan...
Eminim birgün olacak. Bu yürek atlatacak sensizliği. Yıllarım gidecek belki, gitsin... Senin için herşeyi göze almışken, yıllarım feda olsun canına... Şimdi yavaş yavaş öldürsün aşkın beni. Sana dokunmasın yeter ki. Kar beyazı gibi giydirsin kefeni. Mezarımda ağlama yeter ki. Sızlatsın içimi her nefes aldığında, sen ağlama, hep gül ki mezarımda soldurmasın bedenimi... Ve ben hep kara toprağın içinde, haykırayım sen diye...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!