Saçlarını getir
Omuzlarına kadar olan
Uzun tırnaklarınla taradığın
Dudakların kan rengi
Ölüm diyor sakallının biri
Ayrılık diyorum
Ayrılığın geçmiş akşamıymış meğer
Ertesi günü yaşamak için dua ettiğim gece
Bir kez daha görebilmek için
Yalnız o yeşil gözlerini
Ömürden saydığım bakışlarımızı
Ayrılığa yormamıştım
Birbirimize son bakışımızı
Yanaklarıma sızan damlaları
Gözyaşlarıma katmamıştım
Yağmurların altında
ellerin kuru, kup kuru
yüzümde var ellerin
hala kuru
sahil boyu
ağaçlar, ağaçlar, ağaçlar
Ürkekti bakışları
Ara ara kaçırırdı gözlerini
Yetime teyze öpücüğüydü
Göz göze gelmelerimiz
Baba şefkatiydi
Saksıdaki çiceğin toprak kokusu
Camların arkasına sığmış hayatlar
Biraz sallansa evler
Sokakta insan kalabalığı
El üstünde tutulurmuş bazıları
Lambanın sıcaklığını hisseder gibi
İliklerine kadar işlermiş aydınlık
Farkına varır mışsın özgürlüğün
Umut kaplamış boyuna gökyüzünü
Renklerini gözlerinde toplamış
olduğu gibi her şey
biz hariç
sandalyesi masası bile değişmemiş
kahve içtiğimiz yerlerin
senin için gelmiştim o sabah
Karşımıza aldığımız denizlerin
isimleri bile aynı değil
Sabahın beşinde savrulan oltalardan
gözlerin çıksa
Rastgele der miydim bir daha
Her gökyüzü denizi görmez
Sen gökyüzünün deniz gören yanısın
İhtimalken bile
Olanca varlığınla yanımdasın
Gözlerimin önünde
Şuracıkta, hayalimde
Yolun açık olsun can