Tren geç kalmış, istasyon kalabalıktan şikayetçi sitem ediyor serin bir yaz günü.
Kasabayı çöl almış harman kalkmamış bu sene. Ağaçlar gönülsüz, toprak suya hasret nerde o eski bereket. Baharı karşılayan yol kenarları, taze çiçek açmış elma ağaçları, yağmuru sırtında taşırcasına kararan kara bulutları arıyor gözlerim.
Hayallerime takılıp unutuyorum gerçekleri, hep arıyorum ama bulamıyorum içimde ki mevsimleri.
Ne sıcağa tahammülüm nede soğuğa... biraz kül, birazda sahra da çölüm. Zamanın içinden geçip gidiyorum durmaksızın, selam veriyorum ehbablara dinmiyor yürek sızım. Ben sahte maskeler ardında saklanan değil, mütevaziliğin fotoğrafında ki yüzüm.
Kavuşmak, güneşin altında yağmur bekler gibi
Hatta yağmur altında ıslanıp bir damla suya hasret gibi
Hayaller perde ardında saklı , düşünceler gece gölgesinde zemheri
Belki yollar uzun, belki de aşkın aşılacak son tepesi
Hergün seni çok sevdiğiminin bir ertesi
Kâh yağar yağmur toprağa dokunmaz
Kâh doğar güneş bahardan sorulmaz
Deli gönlüm aşk ister sevmekten usanmaz
Seversen gönlü güzeli sev, gayrısı bulunmaz.
Yar ile seyran olur zehir olsa dalında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!