Titrek kandilli göklerimde
İnanmıştım aşka oysa
Ellerinin limon çiçeği kokusuna vurgundum
Yüreğim, her tipide, her boranda
Seni örtünmüştü üstüne
Ben hep aşka ve hep sana inanmıştım bu dünyada
Bir aşk kendine yolcudur
Tırmanırken bir kadının eprimiş saçlarına
Bir gün bu şehirden gidersen
Bir im, bir sözcük, bir anı bırak bana
takılıp gelmek için ardına
Kendi evrimimi yaşarım aşkımızda yar
aşk benim adım
papatya tarlalarında uyurum
gül kokar tenim taze baharım her mevsim
aşk benim adım
martıdır çığlıklarım
bazen ayrılığa çıkar yollarım
Kadınlar avutur saçlarını
Ayın topuklarını öpen sefer tası
Yalnızlığımız bir düşle başladı
Akşamların bağrına bastığı kederli
Zaman kaşmir dudaklı uğultulu tellal
Yüreğim kırık bir vitray
Beni bana vurdular
Masamdaki kirli küllük gülü külle yoğuran
Tanrıça çıngıraklı fayton sen söyle
En çok nereye gidilir nerden dönülür sonra
Tanrının göğüs kafesindeki gül şiir
Ellerinden sızan nehir
Zamanı gölgeler basar
Saçlarını avuturken kadınlar
Ayın topuklarını yıkayan köpük
Gümüş gecenin elindeki som imbik
sense hırçın yağmurlarla döküldün sokaklarıma
gecenin ölü omurgasını kopardık
derin düştün kalbime
ellerimin ucunda viran bağlarımı bereketledin
hayat denen bıçak saplıydı etimde
sonra sen geldin kadife perdeydin camlarıma
Çukuruna tükürüyor
Eskiz insanları dünyanın
Gözizleri dokunuyor… dokunuyor,saçlarına şarapla yıkıyor oduncu
Ağlarken ağarıyor meşin ayakizleri
Kentin yaşlı ellerini çalıyor
Boyacı çocuk yaşlanıyor…yaşlanıyor
Sağnakcaddelerde bir çocukaşkını aralıyor
Ağaçsa resmini çiziyor şehrin göbeğine
Reçineyapma çiçekler ninniler çoğalmıyor
Bir sırça köşk bir çift patik şimdi çocukluk
İnce tınıları duymazsa nasıl beyazlar pamuk
Kim teyelledi bukilitli iğneleri yüreğime
Yağmur dokumuştu parmaklarını
Lacivert rüzgar saçlarını unutmuştu
Üleşilmişti.tünüyecek yerin de yoktu
Esmer dağlarına senin ben hep
Gecikmiş trenlerimle gelirdim
Dikenlerine dolanan bülbül vazgeçiyor senden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!