Tanımazdan önce seni;
Bedenim aşka susamış çöl,
Yüreğimse o ateşe mahkum
Bir kaktüs gibiydi,
Binlerce diken olurdu acılarım,
Kapanmayan yaralar açardı
Ellerim,sıcaklığına ellerinin,
Gözlerim,sevecen bakışlarına gözlerinin
Dudaklarımsa doyulmaz tadına dudaklarının
Yıllar geçmişcesine,hasret ve özlemle doldu taşıyor
Al ellerimi artık avuçlarına mutlansın
Gel,ne olur,gitme kal,
Görüyorsun yalnız,yapayalnızım
Yok aşımı bölüşüp,dertleşecek
Ne bir dost,ne de SIRDAŞ'ım
Sızılar kaplıyor yüreğimi,
Beni,benden iyi tanıyorsan eğer;
Seni,ne denli sevdiğimi bilmen gerek
Yokluğunda,gecenin hüküm sürdüğü gözlerimde
Gelişinle,güneşlerin doğuşunu görmen gerek
Bir gün anılarda kalmak istemiyorsak eğer;
Yeni bir güne başlarken doğa,
Güneşin altın kolları uzanmış
Sabah mahmurluğunda açan
Minicik çiçekleri okşuyordu,usulca
Ve sen geliyordun adım adım,
Birden coşuverdi benliğim
İsyan etti yüreğim çığlık,çığlık
Ateş püskürmeye başladı içimde volkan
Ölümün soğuk eli yapıştı ellerime,
Sürüklüyordu beni aldatışların
O karanlık çıkmazı yok tüneline
Haykırdım sana, duymadın
Fırtınalarla boğuşuyorsa benliğim,
Uzun upuzun geceler boyunca,
Ağlamak istiyor ağlayamıyorsa gözlerin
Tutun,sımsıkı gelecek günün umutlarına
Neler getireceğini bilmesen de günün
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!