Varlığın bir muamma, ey gül-i hikmet,
Tenin, mazlum bir rüyanın hâlâ yankısıdır.
Her dokunuşta, zamansızlığın perdesi aralanır,
Ve ben, kayıp bir kevser gibi sana akarım.
Sükûtunda saklıdır kâinatın yazgısı,
Karanlık geceye sızmakta göz yaşlarım,
Gönlümdeki sevdaya inat kırgınım,
Bir denizde boğuldum, dalgalarında,
Hapsedildim düşlerime, yalnız benim.
Yitip gitti zaman, doldu anılarla
Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum?
Bu soruların cevabını ararken kayboluyorum.
Toplumun kalıplarına sığamıyorum, farklıyım ben.
Bir yabancı gibi bakıyorlar bana, anlamıyorlar beni.
Ben bir kuşum, ama kanatlarım kırık.
Sen, anlamın en ince çatlağı,
Varlığın kıyısında asılı duran bir çizgi.
Tenin, hiç bilmediğim bir dilde yazılmış,
Sadece parmak uçlarımla okuyabildiğim bir manifesto.
Gözlerin, bir süreksizlik;
Varlığın, vakti unutturan bir sırra remiz,
Tenin, zerrâtın en latîf tecellisi.
Her nefesin, âlem-i gaybın yankısıdır,
Ve ben, sende kendi kevserime akıtırım hülyamı.
Şarap gibi derin, hayatımız kadehlerde
Baştan çıkarır kokusu, dolar içimize serince
Bazen ekşi, bazen tatlı, bazen de acı
İçinde saklı sırlar, fondipleyince tükenir zaman
Kadehler yükselirken göğe, coşkuyla dolar kalbimiz,
In the silence of the night, when all are fast asleep,
I find myself alone, in a solitude so deep.
The world is quiet, yet my mind is wide awake,
As I wander through the darkness, a numbness I can't shake.
No footsteps on the pavement, no laughter in the air,
Yalnızlık rüzgârı sarar dört bir yanımı,
Gönlümde dertler büyür, bir garip olurum.
Bir zamanlar çiçek açan bağım kederli,
Göçmüş kuşlar gibi, ağlarım kendi halimde.
Bir zamanlar yârenlerim vardı, yanı başımda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!