Fransız Kaldım Moni Çölünde Serpil-miş S ...

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Fransız Kaldım Moni Çölünde Serpil-miş Serap Bekliyorum Zümrüt ü ANka ile

' o kendini biliyora'

Kırılmış bilincin cinlerine geceler sunan bunamamış bir derviştim.
Aşklarımı eskiten menkıbe şehirlerinde leylalar öldürüyordum sözcelerimle,aşksız akışlarımla.Üzerimde tutkudan elbiseler ve alnımda güzelleri gösteren bir ayna.
Gelmeye uzanan yolumun üstüne üst benlikten bilinç erkine giden arkaik arzuların seli akar ve sürükler beni bir çift göze ve söze…
karanlık dehlizlerindeydi kara sevdamın minimize edilmiş aşk sonrası son anları.
Beni anlatıyorlar,anlara.Ayrıksı bir alize eser alazlanmış gidişlerden.İnadım park eder sensizlik kıskacına.Akrebini alır,alışlar.Yel ile kovan arasında benim yelkovan..Yeldeğirmenlerimde öğüttüm sevdamızı.Su,his ve tutku ile döner aşk fönümüz.

Ben çok uzak gitmelerden başı ve aşkı ıslak geldim.Yıldızların altında altın arardım Araflarıma kimse çıkmasın isterim.Onca kaflarımı yıkan güzelin gidiş masalında sözgelem bir hayıflanışın keşkesine tutundum.
ıldız üretirdim,gözlerin yerine.Bakar dururdum,Susar susardım.Beni şevke esir eden nazlarına şarkılar söylerdim gam makamında.Ney’e kızardım, kamış halinde kalmış her kalmiş duyguya duyularımı etkilerdim.Kalış.Özetleniş…Evet,rengime uzaklar sönerdi.

Lecan…Bellidir ki seni seviyorum,karmakarışık bir yağmur yağar üstüme.Yağmur mu? Aşk mı? Aşkın yağmuru diye sellerine kapılıyorum.Beni Zümrüt ü Anka karşılıyor,komşu ruhlarda. Kara bir Ankara…İşte Ey Yecücü Mecücücler neden hep Ankara sararsınız sarmalarıma.Evet sarma çok seviyorum,ondan mı? Fransız kaldım,İmoşe eyfelin üstüne üstüne aşkımızı koyarak tümden beni çala kalem özlemlerin çerçiliğine itiyordu.

Bilinmez öz tadında kalakaldım.Uzatılmış sakalarıma beyazlar gördüm,beyazlanıyor sensizliğim.Yoksa o tene uzak çöllerimde serap mı olur.Her Serap Mersinde mi?
Bense giderim ordan tersine. Terslenmiş, özlenmiş, ayrılmış, Yavru düşlerime yakın Yavru varana bakan bir yerdesin.Çölümdeki Leylan’nın mezarına gazelle yazarken gördün beni,okudun beni.Nazarlarından sakınarak,akarak,gözlerine bakarak Yollug Tigin oldum yazıtlarımı diktim taş kalbine.
Uzaksın diye bari dikili yazıtlarını okuyayım.Ya da,Thomsen amca gelir bulur yazıtı okur,Büyülenmiş bütün dünya okur beni sana.Bilindik daha bestelenmemiş kavuşmlarımızın kavuştağında hep seni çalar her ben..”usta öle demişti:Benim aşkım uymaz her saza”
Henüz dinlemedin benden türküler”Oysa türküleri,besteleri de Viyana’yı da geçmiştik.
Gülümsememiz uzak fotoğraflarda kalmış sencil ve de bencil sen duy beni …
Her gün batımının batısında,her gün açılışının doğusunda,her seherin eherinde seni bekler,
tekrar direnen esrimesi gelişlerine çentik atarım.Ne zaman buluşma?

Bütün bekleyişler çıkılmaz kapalı çarşı gibi…Her şey senli,her şey eskiz, her şey gizemli,her şey ekzantirik.Her ben seni gezer orda.Unutma ve unuttuğun anlarınla gel bana.

Bütün gelşşler tek başına olduğunu kanıtla anıldığın bu ben şehrimde.Gözlerin yaksın gecemizi.

Sevinçlerimizi astığımız gece lambalarında tüm özlenenler yaşasın yaşanacakları.

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 5.2.2009 23:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan