Nymphalar nedir?
dağlarda, kırlarda, ormanlarda, derelerde yaşadıkları sanılan peri kızları. daha doğrusu çok güzel birer kız şeklinde olan tanrıçalar. eski yunanlıların inanışlarına göre bütün dünya nymphe’lerle doluydu. bunlar, yukarıda sayılan yerlerde yaşamayı adet edinmişlerdi. artemis ile birlikte avlanırlar, dionysos’la eğlencelere katılırlar, apollon ve hermes’e refakat ederlerdi. güzel insanlara, yakışıklı delikanlılara gönül verdikleri de olurdu. kirke, kalypso birer peri oldukları halde odysseus’u sevmişlerdi. nomia, daphnis’e; galatea, çoban akis’e gönül vermişti. fakat onlara gönül veren ya da nymphe’lere kendini sevdirenlerin başı muhakkak belaya girer. bununla beraber, kahramanların çoğunun anneleri birer nymphe’ydi.
nymha, antoloji
(Kahramanların başı beladan kurtulmaz mı yan? -akın)
-
Resimler:
48726
766siren
Alakalı(ca) iki clip (ilkinin klip konusu benle ilgisiz denebilir, ama ikincisi hayatın kendisi belki de)
Within Temptation-Frozen
http://www.youtube.com/watch? v=mfHlA3fmJG0
-
http://www.youtube.com/v/U2cfCGcHN_A&rel=1
http://www.youtube.com/v/W-yS-qu-6AA&rel=1
-
İçerde geçen, oluşturduğum karakterler:
myna: Sezdirerek gelen tepedeki korkuluğun büyükçe kargası
deveus: Tepenin devi (Her yeri, her şeyi gören, önceden dört sonradan yüz gözü olan ‘Argus’un bilinmez, kıyıda köşede kalmış ve saklatılıp ona verilmemiş üvey kardeşi’ olarak tasarladım :) Öyle ki, benzer bir gidişat usulü, bu dev önceden normal boyutlardayken sonra bir gece aniden devleşmiş bulmuş kendini)
Sessiz Korkuluk: Bu korkuluk da gene canlı değil tabi ve haliyle de konuşamıyor, bize kendini anlatamıyor. Ama dev ile myna onu konuşturmakta kararlılar :)
-
nympha:
Yunan Mitolojisinde geçen,
çok güzel olduklarına inanılan,
akarsu, dağ, okyanus, dalgalarda yaşayan çeşitleri olan
ve farklı adlarla anılan su perileri..
su yaratığı...
nilüfer...
Nesrin Göçmen’in “__Bahara Doğuş” şiirinden sonra bir şiir yazayım dedim ve nymphalar da ilgimi çekmişti, resim de çok güzeldi ortaya bu çıktı.Teşekkür ederim.
Bahara Doğuş’tan alıntı yapmak istemedim, istedim ki bu şiir de kendini böyle anlatsın. O şiirin sihri de orda öylece kalsın.
Ordaki resimden ve nymphalardan yola çıkarak başlamayı planladım bu şiirime.
Bu şiir ayrıca nymha adlı dosta da hediye olsun :)
-
Ek bazı kaynakçalar:
ÖZEL EFEKTLERİN MUCİDİ İSKENDERİYELİ HERON
Antik devirde kendiliğinden çalışan bazı mekanizmalar icat edildiğini ve bunların günlük yaşamda kullanıldığını biliyoruz. Aslında, İ.Ö. 8. yüzyılda yaşadığı kabul edilen Homeros’un Iliada destanı, hayal ürünü de olsa, bu konuda mühendislere gereken ilhamı vermekteydi. Örneğin Iliada’da, maden ve metal işçilerinin tanrısı olan Hephaistos’un tekerlekleri altından olan ve kendiliğinden hareket eden üç ayaklı masaları vardı. Bu masalar, birer köpek gibi, Hephaistos’la birlikte tanrıların toplantılarına gidiyor ve o emrettiğinde geri dönüyorlardı.
Antik tiyatrolar içlerinde çok sayıda irili ufaklı teknolojik buluşları da barındırıyordu. Yunanlılar, bugün de benzerleri kullanılan birçok dekor ve efekt tekniği geliştirmişlerdi. Daha İ. Ö. V. yüzyılda tiyatrolarda vinçler kullanılıyor ve bunlar aracılığı ile tanrıların gökten inişleri canlandırılıyordu. Aristophanes’in Barış (Eirene) adlı oyunundaki Trygaios adındaki karakter, dev bir bokböceğinin sırtında göklere fırlatılıyordu. Bu amaçla kullanılan kanatlar (periaktoi) genellikle ağaçtan yapılmış, bir mil yardımı ile hareket eden üçgen prizmalardan oluşuyordu.Yine bu tiyatrolarda aktörler yeraltı dünyasına (Hades) , sahnenin altındaki bir mekana açılan kapaklardan girip çıkıyorlardı.
Büyük İskender’in İ.Ö. 4. yüzyıl sonlarında Doğu’yu fethinden sonra başlayan, bilim ve sanatın zirveye ulaştığı Hellenistik devirde diğer bazı özel sahne efektleri icat edilmişti. İ.Ö. 285-222 yılları arasında İskenderiye’de yaşayan ünlü matematikçi ve mühendis Heron, kendiliğinden hareket eden bazı aygıtlar (automata) icat etmesiyle ün kazanmıştı. Eserleri günümüze kısmen ulaşan Heron, tapınak ve tiyatrolar için de bazı makinalar geliştirmişti. Onun icatları arasında, sahnede kendiliğinden hareket edebilen dört tekerlekli platformlar ve kısa oyunların canlandırıldığı minyatür tiyatrolar bulunmaktaydı. Bugünün insanına son derece ilkel gelebilecek bu makinalar, eskiçağ insanı için birer mucizeydi.
Heron’un yaptığı, kendiliğinden hareket eden platformlar tanrı Hephaistos’un hareketli masalarını andırıyordu. Tiyatrodaki bazı platformları hareket ettirmede kullanılan bu aygıt (Şek. 1) , aşağı salınan bir ağırlığın, halat ve makaralar aracılığı ile tekerlekleri döndürmesi ilkesine dayanıyordu. Bir silindirik mekan içine konan ağırlığın altındaki depoya hububat dolduruluyor ve altta bulunan bir musluğun açılması ile hububat aşağıdaki bir hazneye boşalıyor ve bu sayede üstteki ağırlık aşağı doğru inerek platforma bağlı tekerleklerin dönmesini sağlıyordu.
Heron daha sonraları, hareket eden platform aygıtının üzerine diğer bazı düzenekler de ekleyerek, seyircinin huzuruna kendiliğinden gelen minyatür, tekerlekli tiyatrolar da yapmıştı (Şek. 2) . Bu tiyatroların kapıları kendiliğinden açılıp kapanıyor, sahnedeki bazı objeler hareket ediyor ve gösteri bittiğinde sahne kendiliğinden geri gidiyordu. Artık Heron hububat yerine kum kullanıyor, böylece hareketin daha yavaş ve daha uzun süreli olmasını sağlıyordu.
Heron ayrıca, Troia savaşlarından sonraki trajedi ve öfkeyi dile getiren Nauplios adlı bir oyunu baştan sona sahneleyebilen bir minyatür tiyatro programlamıştı. Öyküde, Euboia Kralı Nauplios’un oğlu Palamedes, silah arkadaşı olan Ajax tarafından haksız bir biçimde hainlikle suçlanır ve taşlanarak öldürülür. Kral Nauplios, tanrıça Athena’nın da yardımı ile bir intikam planı hazırlar. Perde kalktığında sahnede, mekanik düzeneklerle hareket edebilen ve çekiç ve testerelerle Ajax’ın gemisini onaran Nyphalar (periler) görülür (Şek. 3) . Bir süre sonra kapılar kapanır ve yeniden açıldığında ikinci sahne görülür. Burada gemi denize indirilmektedir. Üçüncü sahnede deniz ve ufukta yaklaşan Yunan donanması görülür. Bu sırada yunusbalıkları denize dalıp çıkmaktadır. Deniz birden dalgalanır ve gemiler sahile sürüklenir. Sahnedeki kapı kapanıp yeniden açıldığında gemiler ortada yoktur. Sonraki sahnede Nauplios, elindeki fenerle ortalığı aydınlatmakta ve böylece Yunanlıları kayalıklardaki tuzaklara doğru yönlendirmektedir. Bu sırada tanrıça Athena, olup biteni zevkle izlemektedir. Son sahnede sahile vurmuş bir gemi görünür. Ajax sularla boğuşurken, tanrıça Athena göğe yükselir ve onun üzerine bir yıldırım gönderir. Sonuçta Ajax sulara gömülür. Böylece Nauplios, oğlu Palamedes’in intikamını almıştır. Tüm bu hareketler, gizli ve birbirinden bağımsız mekanizmalara bağlıydı, ama tüm enerji aşağıya doğru bırakılan ağırlıklar tarafından sağlanmaktaydı. Kuşkusuz, ö günün tiyatro izleyicisi bu büyüleyici otomasyona şaşkınlıkla bakmaktaydı.
Heron’un diğer bir icadı da, gök gürlemesi efekti veren bir makinaydı (Şek. 4) . Boru şeklindeki bu mekanizmada, yukarıdan aşağı doğru yuvarlanan bronz küreler, kademeler halinde sıralanmış metal çıkıntılara çarpıyor ve sonuçta dibe yerleştirilen ince metalin üzerine düşüyor ve bu sayede, önce gök gürlemesi ve daha sonra da yıldırım gürültüsü meydana geliyordu.
http://oezers.com/forum/index.php? act=ST&f=14&t=672 Oyuncu74
tiyatronline.com
-
Nympha’lar (Nefmler/Periler/Huriler)
Aslında başı örtülü, yani gelin anlamına gelen NYMPHA kırlarda, sularda, ormanlarda yaşayan, doğal ve tanrısal varlıkların dişi olanlarına verilen addır. HOMEROS’a göre NYMPHALAR, ZEUS kızlarıdır. Bu genç ve güzel kızlar (periler) korolarla raks eder. Nymphalar ikinci derecede önemli tanrıcalar sayılmakla birlikte, doğa ve insanlar üstüne etkili ve güçlü bilinirler, bu yüzden de büyük tanrıçalar gibi “yüce” ve “ulu” sıfatları ile anılırlar. Doğadaki yerlerine göre adları değişir.
DRYAS: Ormanda yaşayan Nympha’lara bu ad verilir. Orman perisi anlamına gelir.
OREAS: Tepelerde yaşayan perilerdir.
NAİAS: Kaynak ve pınarlarda yaşayanlardır.
NEREUS: Denizlerde yaşayan peri kızlarıdır.
Gerek Asklepios ve gerekse Herakles’e, şaman ve Hıristiyan inancı gereği bazı şahıslar bez bağlayıp dilek tutmaktadır. Kimisi de çocuğunun ismini burada koymakta ve ayaklarını suya sokmaktadır. Özellikle bayanlar göz suyunda gözlerini mes etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Termal Kaymakamlığı http://www.termal.gov.tr/trk/0513.htm
-
Nymphalar da hadım edilen Uranus'un kanından doğmuşlardır. (Uranos’un ise organını kesen benim bildiğime göre Gaia’ydı. Bu olaydan sonra ise denize karışan köpükler ve ordan da Afrodit oluşmuş-akın)
http://www.eczantrik.com/forum/archive/index.php? t-7990.html
------
SİRENLER
Sirenler
Siren kardeşler, denizcilere tuzak kurup onları öldürmeleriyle ünlüdür.Karşı koyulmaz şarkılarını dinleyip büyülenerek adalarına doğru gelmeye çalışan denizcilerin,azgın dalgalara ve keskin kayalıklara çarptıklarında gemileri parçalanır.Sirenlerden tek kurtulanlar Jason,Argo ve Odysseus'tur.
http://www.eczantrik.com/forum/archive/index.php? t-7990.html
Kayıt Tarihi : 30.11.2007 03:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)