Kadıköye vururdu baharın ışıkları, perde aralarından tavşan kanı çaylara...
Yada yumurta yapan üniversiteli bir genç kızın bugulu gözlüklerine...
O dip dibe masalar, 2 masaya 1 gazete düsen,
Sandelyeler, insanın belini agrıtan ama asla mutsuz etmeyen...
Uzun sürerdi gazete okumaları, çok sigara içilirdi...
Yoldaşlardık, heryere otbüsle gider yağmurda ıslanır Taksim’de ucuz dürüm yerdik...
Uslansana, acım benim, dinlenip dursana artık.
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Devamını Oku
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık