Formatları belli idi hayata uyum yasasının,
İyileştirilmiş bir adam olacaktık
Uzatmayacaktık boyunu fazla dilimizin
Tırnaklarımızı keser gibi kesecektik
Oturup evlerde kanepelerin üstüne TV. Seyredecek
Sabah kalkıp pis bıyıklı misyonerlere hizmet edecektik
Bize yasak olan çalakalem girmekti tümörlere,
Gökyüzünün karelere bölünmediği
Demirden evlerin yolumuzu kesmediği,
Süngülerin başımızda nöbet beklemediği
Mavilerin tepemizde serbest olduğu,
Bir hapishaneye sürgün edilmiştik tozlu dosyalardan,
Oysa biz ne pinokyo, ne kırmızı şapkalı kız,
Ne külkedisi, nede iyilik meleği idik,
Ama biz bize yeterdik,
Açta olsak, tokta olsak,
Soframızdan kemik parçaları yoktu örneğin
Kimseyi satmamıştık,
İhanet etmemiştik,
Gammazlamamıştık ölümüne dövüşen bir militanı,
Özgürlük adlı bir gerilla büyütmekti suçumuz yüreğimizde,
Benim özgürlük coğrafyamda kimsenin formatlarına uyum yoktu,
Üçayak değil, dokuz ayakta doğursa her katil şafak,
Şimdi sakallarımı bırakıyorum özgürlük adına dağlara,
Bir çarpı işareti koyup uyum yasası olan formatların üstüne,
Kendi düşlerimden çıkarıp bavul dolusu fotoğrafları,
Çelik çomak oynayacağım eşkıya türküleriyle,
Bir hevenkte ezip kafatasını mercimek başlı sifenklerin
Beni asıl ürküten şey yaralı çocukların göğüs kafesimden
Fırlayıp firar etmeleri değil elbet, boynumu vurmaya
Hazırlanan cellâdın yüzünde kabuk bağlayan tebessüm,
O tebessümde çoğalan binlerce uğultulu, hormonlu tasvirsiz yüz
İnsanlık aşısı yapılmamış bu yüreklerde geciken bir vuslat
Belki biraz servi gölgesi düşmesi gibi,
Savunmasızlık damarlarımızda dolaşan bir kirpi gülüşü
Dudakları boşluğa asılı zamanda çaresizlik çırpınışımız
Kesin yargı öç almak
Uzatıp akşam vakitlerini boyunu kuş uykusuna
Kayıt Tarihi : 14.4.2007 21:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!