Lanet gelsin fıtratınıza! Kokuşmuş düzeni bozulmuş zihniyetinize. Nasıl oluyor da sığamıyorsunuz kuş beyinli kabuğunuza? Baharda yıkılıyorken köksüz ağaçlarım, ansızın bir gecede, soyut felsefe çukurlarında adımı sayıklıyor cehennem; dillerden düşmeyen şeytan tüyleri ve mide bulandırıcı kelimelerle. Çaresizlikleri tamlamalardan ibaret betimleme dolu insan hayatları. Olmayan tebessümlerine çıkarcı, menfaat ve timsah gözyaşları. Sessizce kusarken gübre lavları dikili ağızdan kör, sağır, bereketsiz topraklar üzerine, ne kadar ilerlese de takılıyor adımlarım, kendini altın biçmiş kör yaşamış fikir yobazı eşeğin semerine. Şu zifiri karanlıkta haykırarak öleceğim kahpe doğruları. Anlamayacak, korkakça yaşayıp aşktan bahseden karakter yoksunu çürük soyu tükenmemiş insan kalıntıları. Zaten daha görmedim aptalı. Herkes Protestan, herkes propaganda; herkes pranga zihnime. Herkes namuslu, herkes dürüst. Kalmadı yürüyecek yolum. Kalmadı yürünecek yolundan. Artık sadece “Ben yalancıyım” diyenin öpeceğim ayaklarını. Tam da tomurcuk toplama zamanıyken! Öldürdünüz edebiyatı…
Mehmet Habip Güney
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta