Biraz bekle,
İki ağacın altında sonsuzlukla konuşuyorum.
Aklıma sığmıyor düşlerin centilmen yenilgileri
Bunun için zamanın ötesinden masallar toplayıp
Düşlerimi sarmaya çalışıyorum…
Karanlık dokunuyor göğün tezgahlarında
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Kutluyorum...kaleminize teşekkürler.
derim hep başka bir dünya sayfan...
acı ve içsel suskunluk saklı..yok isyan,söylenti..saklı kırgınlık...
kalemin daim olsun dost..
söz biter...
soluksuz okudum ve kaybolup gittim dizelerinizde ..
kutluyorum engin yüreğinizi saygılarımla
Şiiri bir solukta okudum.Daha doğrusunu söylemek gerekirse,şiir bir tutuverdi beni ve fısıltısını dinletti…
Sesinde ağırlıklı bir hüzün vardı.
Etkiliydi.
Akşamın geceye devrettiği solukta neşe ve keder iç içedir çoğu kez.Bunlardan bir ötekinden ne eksiktir,ne de fazladır.Eşitliği devreden çıkardığınızda geriye saltça bir ‘’GERÇEK’’ kalıverir.
Şair de bu şiirinde gecenin içindeki gerçekle birliktedir.
Şiirdeki gerçek geçmişte kalan yaşanmışlıkların şimdi’ye ulaşamamasından,kendini yenileyememesinden kaynaklanmaktadır.Bu yargıya ulaşmak hiç de güç değil.Çünkü şiirin çoğu dizesinde bu odağın merkezinde turlayan ve turladıkça büyüyen halkalar var.
Giderek büyüyen bu halkalarda hem sahipleniş hem de ölçülü bir sitem dikkatlerden kaçmıyor. Yalnızlığın yüksekçe bir yerden ses vermeyişine olan sitem; belki de bir çöl yalnızlığına bedel suskunluğun dayanılmaz sancıları…
Şiirin yazılmasında çok titiz davranmış Zeynep Nilgün.Kendi biçeminden ödün vermeksizin ama çok açık sözlü söylemlerle bezemiş şiirini.Ana konuyu us’ta daha da berkitmek için çok çarpıcı imgeleri şiirine dahil etmiş.Lirizmi doruklara taşırken sınır tanımaz bir uğraşın içine girmeyi göze almış.
Örnekçe:
‘’
Söyle haydi göğsümdeki şaki
Bozkırlarımın terli şarkılarını
Toprak kokusunu namluya sürüp
Fırlat kelimelerimin gün dönümüne
Binlerce tomurcuk serpilsin erguvanların gölgesine
Sürgün versin aşka yazacağım sözler
Gizli isyanlarım döllensin
Feveran eden tenimde.’’
Dizeleri bu anlatıya bir örnek olarak vermek olasıdır.
Şiir okunduğu günün ertesinde unutulmuş bir çöplüğe bırakılan sıradan şiirlerden birisi değil!
Bu şiirin Şair’in kaleminden çıktığı bugün gelecek zamanlara açılacağına inanıyorum.
Şiir,boğucu/sıkışmış ruhları rahatlattığı ölçüde ölümsüzleşir.
FISILTI’nın bir görünmez el gibi sürekli okurlarının üstünde hareket edeceğini sanıyorum.
Analitik bir sorgulama,ruhsal çözümlemeler,derinlemesine duygu geçişleri bu şiirin yazılmasına neden olan kaygıları sezdiriyor.
Okuyucu bu sezgileri kavradıkça şiirdeki fısıltıları can kulağıyla dinlemeye devam edecektir.
Gece’nin kuytusundan böyle bir harika serbest şiirin gün aydınlığına yüzünü göstermesi için Zeynep Nilgün’den de bu beklenirdi zaten.
Şiir’den bir okur olarak payıma düşen sevgi drajelerini içerek ayrılıyorum.
Kutlarım Zeynep Nilgün’ü….
öyle ustaca yazılmış ki,hayranlıkla okudum...
İçimizdeki sokakların duvarlarına umut fırçasıyla yapıştırılan 'düş' afişlerinin dili gibi...
şiir baştan başa sükunetle çevrili bir anıt gibi. sükuneti dinlemek ya da sükuneti dillendirmek ayrı bir sanat olsa gerek...
için ve yüreğin adeta sükunet meydanına dönmüş her susuşun sanki iç sokaklarının köşebaşlarına usul-usul dikilen birer abide ...
harikaaaa,,,kutlarımmmm
Biraz bekle,
İki ağacın altında sonsuzlukla konuşuyorum.
Aklıma sığmıyor düşlerin centilmen yenilgileri
Bunun için zamanın ötesinden masallar toplayıp
Düşlerimi sarmaya çalışıyorum…
Karanlık dokunuyor göğün tezgahlarında
Aşılmaz yollar gözyaşlarıyla ıslatıyor geceyi
Yolumdaki umut
Bir avuç ay ışığına yoldaş
Yıldızlarla sevişiyor çılgınca
Işığa sığınak karanlık
Usulca sokuluyor geceye
Ana rahmine düşüyor sevda.
..................
ve biliyor ki içinde ki bitmeyen hasretin hüznün sancısı bir türlü doğmayan adı konulamayan
....................
Biraz bekle,
Gözlerime taktığım mahcup ve duru senle geliyorum
Biraz daha bekle
Sana doğru tenim soğumadan
Binbir hüznün içinden
Sevdamın sevabıyla geliyorum.
............................
Onu ben büyütürüm sevda kokan ninnilerle sen bekle diyor kadın.....harikasın kalemlerin efendisi.. başka ne diyebilirim ki..tebrikler..
Adı yedi iklim olan sevmek…
Heceler bırakıyorum lal olmuş dilimle
Ellerine bulaşan sevdaya
Parmaklarına sinen
Tütün kokusunu çekiyorum içime
Ülkemdeki en güzel baharı hatırlıyorum
Dağlara düşen güneş yankılandıkça
Susuzluğum geliyor aklıma
Her yudumda
Dudağımdaki şafağı uyandırıyorum
Güneş düşüyor içime…
Zeynep hanım,
Verdiği duyguda mükemmel Yürekten kutluyorum.
Selamlarımla.
Tebrikler Zeynep Hanım. Gerçekten çok güzel bir şiir. Sözün ötesini bulmuş. Tam puan efendim. Sağlık ve mutluluk diliyorum.
Bu şiir ile ilgili 62 tane yorum bulunmakta