Uzun bacaklı masanın gölgesi
Tuzuna banmış gölün gergefi
Firuzenin önünde kalan elma
Dengine türkuaz gün batımı çekmiş
Fırtına koparan deniz rüzgârı
Ya da en meşhurunda gökyüzü rengi
Birkaç parçada çini kalplere işlemiş
Kızların boyunlarına asmış kaderi
Gözlerinden ateş topu atıp
Sandıklarına bağlı hayâ çeyizi
Ellerine kına
Gözlerine kil sürmesi
Başına taç pırlanta
Gelin beline çevrili kuşak
Kulaklarında tembih küpesi
Ya cami duvarı ya evliya türbesi
Firuzenin önünde kalan elma
Firuzede soyulmuş elma
Dilim dilim
Çatal vurulu çatal yüreğine
Bilmem kaç karışımda
Kaç arşında
İznik yolu kalitesi
Sembolü geçmişin, geleceğe işaret
Kıratın ayağında nal
Süvarisinde parlayan ışık
Firuzenin önünde kalan elma
Bir yarım hatıra
Bir yarım öykü
Anlatıyor bize
Yalancı masal prenslerini
At sırtından düşünce
Şimdi yabancı tezgâhlarda işlenmiş
Bizim kadar yabancı bize
Hatırlayınca rengini, taşını
Kırmızı ve ak elbise
Asıl sarı tayların yelesinde
Firuzenin önünde kalan elma
Firuzenin önünde kalan elma
Yorgun değil, ürkek ve korkakta değil
Uykusu dinginlik, hür düşünce
Ve türkuaz ve firuze
Bir destan
Fırından yeni çıkmış kadar taze
Talihin derin dengesinde uçan
Yeşil mavi arasında haykıran mihenk taşı
Kayıt Tarihi : 14.3.2013 17:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!