Fırtınalardan geçerek gelmiştim kıyına
Aklı başında bir yolcu gibi susuz bir kuyunun
Sırları üzerinde masallarım vardı hafızamda
Suyu özlüyor ve arınıp bütün suretlerden
Kendi yüzüme ve sana dönüyordum Firuze
Aynalara bakarak saçlarımı taramak
Rüzgârın sırrını çiğnemekti çünkü biz
Yamaçların serinliğinde büyüdük ilk kelimeleri
Dallardan ağaçlardan öğrendik vadilerden
Hayatımız bir tebessüm sunmaktı bütün yüzlere
Sarayları geçtik biz yoksul evlerin kederine
Gülümseyen yüzlerden mavi tebessümler ekledik
Güzeldi gökyüzü bizim için kutsaldı toprak ve su
Ateşin dilini çok küçükken öğrendik
Yangınlardan geçip serin sular içtik anne yüzlerinde
Bir kuş havalansa penceremizden başımız göklere değerdi
Çıldırtan güzellikti ince yağmur taneleri
Aşk bereketin diğer adıydı yüreğimizin dilinde
Bir ırmak olurdu günler gözlerimiz hep mahzun
Yaşamın ritmini böyle bildik biz aşk ve hüzün
Ölüm ve hayat hep aynı sırrı fısıldardı bize
Sen gittin... Ayrılıkların dilini bile bile ağlıyorum
Akşam iniyor dağlara şimdi bir veda sesi bu şiir
Öpüyorum bir bahar dalını bir çocuk yüzünü
Çığlığım bana dönüyor bütün yamaçlardan sonra
Yitik bir ezgiyi üflüyor kavalına çobanım
Dağlara Ferhat diliyle bakıp türküsünü söylüyor.
Kayıt Tarihi : 18.4.2015 14:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mustafa Özçelik](https://www.antoloji.com/i/siir/2015/04/18/firuze-27.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!