Topraklarımda iz bırakmak isterken kirli eller
Ruhumu binlerce şeytan okşamıştı çoktan
Kaç fahişe günahla uyandım çok kızıl şafak
Aksakallı pirler uğurlarken her gece savaşa
Yenilsem de kalkardım bin ruhum var gibi
Ölsem de diriltirdi vefakâr bir el beni
Platin takılmış gibi omurgama
Eğilmedim fikirler yıkan hiç bir fırtınaya
Kırılmadım da ilginçtir. Koparken kıyamet
Pencereden izledim durulmasını fitnenin
Sessizce yasını tuttum her devrilen ağacın
Ne çınarlardı, ne kuşlar koşardı dallarına.
Ve içi çürümüşleri görünce fırtına ardı
Çürük kolonlar gibi yıkılan heykellerini
Şaşırttı benim kadar, onları diken müteahhitleri.
Başarırım sanmıştım, taş atınca kulağına devin
Ölür sanmıştım. Alnımdaki kanıysa ter sanmıştım
Yeni* yırtılan kolumun, işe koyulurken sıyrılan
Mukaddes gâyesini yırttı dev. Utanmıştım...
Uyku, sarhoşluk, eğlence... Belki gece...
Hangisi ezebilir hatıraları sessizce?
Çınlayan kulaklarım ve zonklayan başımdan anladım
Havanımda gezen tokmağın sesini
Neyi iyileştirmeyi kastediyor?
Ne vadediyor her doğan güneş umutlara?
Ve kaç yıldız düşüyor benim payıma?
Madem öyle; Süreyya, o olsun benim
Bulutlarla örterim, taç takarım başına
Ona sorarım her onulmaz derdimi
Koyarım başımı dizine, Lokman Hekim'miş gibi
Bulanık sulardan içtiğimi,
Bulandığımı ziftlere,
Bin günahın bin bir tövbeyle yarıştığı günleri;
Fırtınaları anlatırım.
Savaş yıkıntıları arasında nasıl olgunlaşır insan?
Hızır yalnızlığına nasıl bürünür?
Kirlendim ama duru suları da gördüm derim.
Elinden de geçtim nehirlerin.
Karla yıkandım.
Bir o kaldı,
Yıkamadım sultanlığını devin.
*Yen: Giysi kolunun dirsekten aşağı bölümü.
Yekta KarataşKayıt Tarihi : 25.7.2022 21:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!