retoriği
iplemeden konuşuyor geveze
dinliyor gibi gözükse de göz temasım
nerdeyse panjuru indirmek üzere
sıkıldım...
bilirsin işte
eski bir arkadaş
yıllar sonra aynı meyhanede
ilk yirmi dakikadan sonra
koptuğumun farkındayım
nasıl düşerim böyle bir dehlize
kartal dedenin
açık fermuarı mevzubahis
bu kalmış aklında
çocukluk mahallesinde
gülümsüyorum isteksiz ara da bir
topu bırakmıyor hiç önüme
bir
bla bladır gidiyor
onbir kişilik oynuyor hergele
ufaktan uzama belirtisi
parmakla hesap isteme
gitmem gerek diyorum
sıfır beden beklemekte
bunu saymam diyor
sabrın tam dişime göre
kalkıyorum masaya bahşiş de bırakıp
olmaz diyor koy onu cebine
mesarifler benden
sen sıranı bekle
çalabilecekmiş gibi bir daha
elmas kaplama zamanı
çıkıyorum o kayıpla ardıma bakmadan
görüşelim!
diye sesleniyor arkadan
yüzümde zayıf bir gülümseme
kapı arkası çetin
dışarısı soğuk ve rüzgar
çekiyorum fermuarını ceset torbasının
gövdem şişik içinde
ama uykum yok henüz
ince belliye uğramam gerek
adı bende kalsın
kız kurusu uzatmalım işte
hiç üzmüyor
öyle güzel
öylesine masum
bana göre tabii
Beykoz da oturuyor
sağlam edebiyatçı
akademisyen gönlümde
ama şiir merakımı bilmiyor
hakkında ne yazdığımı da
halbuki romanıın son sayfası
bunu seziyor sadece
yürüyorum sıkıntıyı bertaraf edip
özlüyor sahilde yine beni
yepyeni, upuzun
çıplak bir gece...
Vaha
Muzaffer AkınKayıt Tarihi : 7.11.2018 21:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!