Fırat Kenarında Taze Bir Gelin Ağlar.
Gün ortası hava sıcak, insan tenini yakar.
Fırat kenarında taze bir gelin ağlar.
Gökyüzü mavisi gözlerden....
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Kerim Bey,
Şiirlerinizi okumaya devam ediyordum, bu şiirinizi ikinci kez dinliyorum.Güzel yazmış ve güzel okuyorsunuz. ANADOLUNUN BİR AĞIDIR.Bizim sesimiz, bizim nfesimiz. Anlatalım, anlatalım ANADOLUMUZU VE İNSANIMIZI.
Teşekkürler.
MEHMET ŞAHİN
Emekli Öğretmen
harika bir şiir. hüzünlü de olsa sesinize kaleminize emeğinize sağlık abim. Gül Doğan
Bu güzelim şiiri okurken bir yandan da bir İzzet Altınmeşe türküsü mırıldandım derinden: Şu Fırat' ın Suyu...
Bir Antepli olarak az çok bilirim Fırat' ın ne canlar aldığını.Almasa da nasıl dert ortağı olduğunu...
Çok duygulandım gerçekten.Belki de yaşanmışlıklardır halimize sebep, şiirin güzelliğiyle birlikte.
Yürekten kutluyorum, saygılarımla...
Hüzün seline kapılarak okudum şiirinizi. Duygu dolu dizelerinizi kutluyorum. Saygılarımla
Kerim Bey, öyle bütünleştik ki bu şiirinizle ne zaman 'Fırat' deseler siz ve Derviş Hocamız geliyor yadımıza.
Fırat kenarında ağlayan o gelinin acısını nasıl olur da böyle derinden hissedebilir bir yürek. Kutluyorum sizi.
Saygılar kalem tutan ellerinize...
Yaptığı ağıtlarda ciğer yanar, yürek yakar.
Kimbilir ne koç yiğitler almış koynuna bu sakar.
Umarsamaz akışlarla ileriye akar da akar.
Bir gelin ağlar, maviş gözler yaşmaklı.
Gir gelin ki henüz on altı yaşında.dul kalmış.
Telli duvaklı...
Umarsuzca akan Fırat’mı, yoksa ağlayan gelin mi haklı.
Kimbilir...
Kimbilir koynunda neler neler saklı.
KUTLUYORUM KALEMİNİ KERİM KARDEŞ.HÜZÜN DOLU BİR ŞİİR ,YÜREK YAKICI BEN COK BEYENDİM. YÜREĞİNE KALEMİNE ALKIŞ DİYORUM.
Gün ortası hava sıcak, insan tenini yakar.
Fırat kenarında taze bir gelin ağlar.
Fırat ne canlar yakar...
tebrikler Kerim bey saygılar
Hüznün bu kalemden farklı bir şekilde çağlamasını okudum.Kaleminize ve yüreğinize sağlık.
Güzel bir ağıt okudum kaleminizden Kerim bey, yüreğinize sağlık... Sevgi ve saygılar...
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta