Siliver alnını,
Tere karışmış toprak,
Ağacın dibinde ben,
Elimde bir avuç yaprak..
Mor gölgeler gelir,
Çalar kapını bazen,
Çığlık çığlığa öter bu martılar bu şehirde
İnsanlar konuşamaz bağırmadan...
Hemen kızıp, hemen affederler,
farkına varmadan.
Uzaklara sevdalı
Gözleri vardı,
Bakışları
Kamçısını yitirmiş
Bir süvari
Kadar ürkek,
Doğduğun yerlere son kez bak,
Bir daha dönmeyeceğin,
Ve son kez
Sil gözünden yaşları,
Görünmesin..
Bir avuç toprak,
Gece ışıksız bir yolculuk,
Dört nala sabaha dek,
Sen oturmuş seyredersin,
Kanatların yanana dek.
Karanlıkta silüetler,
Birer birer sökün eder,
Bu şehrin sokakları
Adım adım İstanbuldur,
Karanlıkları kör afet,
Işıkları sevdaya
Uzanan yoldur.
Yürürken başım döner,
Deniz çekmez beni artık,
Kuşlarla kanat çırpamam
Eskisi gibi,
Eskisi gibi gülemem
Oynayan çocuklara..
Koşamam onlarla
Yalnız büyümek ağaçların harcı,
Ateşe koşmak pervanenin..
Düşene ağlamak da bizim olsun,
İçinde bu hengamenin...
Bir rengim vardı kara,
Geceleri taktığım,
Saz telinde şiirken,
Mapuslarda yattığım.
Bir rengim vardı mavi,
Gökyüzünden çaldığım,
Soğuktu hava,
Demir rengi parmakları
Küçük çocukların,
Kaybolmuş
Koltuk altlarında.
Kar diz boyu dışarıda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!