aşk-ı sûretin ile kor kor'dur sinem benim
ab-ı eşk dökülür leyl'e,sırılsıklam leyl'im benim
parmaklarından akıttığı gibi oluk oluk su
akıt öyle içime, aşkına hasret varlığım benim
O (s.a.s.) ebrar-ı kebir'e hayal hayal düşerim
ben aşkta perişanım, aşk ben de sultan
sensizlik, içimde fırtınalar koparan daveran
sana hasretten inliyorken an be an
bırakman mı lazımdı beni ateşlerde kor ateş
söndü içimdeki her güneş
en yakıcı serzeniş, yüreğimde durmadan
aşk-ı ahına düşmüşüm Efendim (s.a.s.)
sana kavuşmak arzusuyla hep dertlendim
mest eyle kalbimi nar'ın ile Efendim (s.a.s.)
nar'ının içinde kül olmaya geldim
Gül-i Sûret'ine meftun gözlerim
ey aşk! penceremden girme içeri
yalnızlığın ateşini, bende söndürme
sen, ruhumda isyankar bir yeniçeri
huzurumun tahtından beni indirme
sızma, ruhumun çatlaklarından damla damla
karlı bir gecede erittiğim ömrüm,
tükenmiş anılarımıza hep hasret...
yağmur damlalarıyla ıslanan pencerem,
iki damla gözyaşından ibaret...
perde perde kapanırken zaman ardımdan,
Hz. Hızır (a.s.) ile Hz. Musa (a.s.) kıssasında, Hz.Hızır'ın (a.s.) küçük yaşlarda, suçsuz ve günahsız olan bir çocuğu öldürmesi olayı hakkında...
bir pazartesi sabahı, saat üç buçuk civarı
Yorgun bir kadın demirler hayat limanına
tanık olmaktadır güneşin ilk ışıkları
yeni doğan bir bebeğin haykırışlarına
ben mazlumların piriyim...
hem ölü hem de diriyim...
sarhoşum,
aşıkların aşkla muhabbetine,
ben aşıklar içinde,
hem var hem yok biriyim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!