Kuşların göçüp gittiği bir sonbahar günüydü,
vakit ikindiden az biraz ileri,
çarşafını sermeye çalışırken akşamın elleri
Fırat ‘la karşılaştım.
Tıpkı sana benziyordu;
yaklaşırken hırçındı, giderken durgun,
suları sarı sarı pullar içindeydi,
siması parıldıyordu altında solgun güneşin
ve yüzünde gülücükler vardı
senin.
Sinmişti gözlerinin hüznü gölgelenen sularına,
hafif hafif öpüp öpüp duruyordu
narlarla yüklü dalları,
kapkara üzümleri, sapsarı ayvaları,
tıpkı senin dudakların gibiydi
dudakları.
Öpmesi sana benziyordu,
bakması sana benziyordu,
sana benziyordu vefasızca uzaklaşması,
sulara değen meyve dallarının çevresinden dolaşması,
sonra yitip gitmesi uzaklarda
ve beni bir başıma bırakması
arkalarda.
Fırat ‘la karşılaştım bir sonbahar gününde,
bir ikindi vakti falandı,
vakit ikindiden az biraz ileri.
Sanki seninle karşılaştım
ve seninle bakıştım.
Akıp gitti tıpkı senin gibi el sallamadan,
gitti ve sığındı ikindi gölgelerine,
bana Fırat ‘ı basmak düştü bağrıma
senin yerine.
(Hikmet BARLIOĞLU (1933-2003) 'nun
ZAMANIN BİR DAR VAKTİ isimli Serbest Şiirler 'inden > 77-78/100)
Kayıt Tarihi : 22.9.2004 10:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!