firariyim bu dem
gözaltını kaldırmadın, takibinde etik de kalmadı
isyan hakkım doğdu, yüreğim haykırıyor
ablukayı kırıyorum,
yüreğimde evrenin matemiyle firar ediyorum…
gözaltılar ömrüm yarısıdır bilmez misin cahit sıtkı’ya göre?
yaşanmamış ömrüm yarılması
bütün adlarımı, adreslerimi teslim alıyorsun
sokaklarımı, yüzlerimi, seslerimi teslim…
beni yoksun, beni çırçıplak yalnız bırakıyorsun.
yaşamı hücrenin de hücresi yapıyorsun boran kimliğime…
ben bu ömrü niye pas geçtim, yüzüstü kapatılan iskambil beşlisince
kapattım otuz beş yılımı hayata…
fırtınalı yıllardan aldım soluğumu, niye teslim alıyorsun?
vurduğun kelepçenin sahibi kimler, eline tutuşturanlar kimler?
sen şair yalnızlığı nedir bilmez misin?
gebelediği yüreğinin doğum anı sancısıdır
en görkemli yarılışıdır, ağzındaki dudaklar can çıkarırlar, mucize…
köle yürek kısırdır bilmez misin?
özgürlük ise ta bilinçtir, kanlı bıçaktır,
hep kınını yeni kanla bıçaklayıp ıslatacaktır
ahhh, alacaklı olduğum hayat, yaşamak istiyorum, ah!
sevginin şiddetinden arınmış
özü olmuş sevginin, özgülü…
sevgi duvarlarından bile olsa örülecekse zindan,
firar ederim ben, firari olurum o dem, çeker giderim senden!
gidecek yerimi bilmeden!
belki de vurulurum kendi yüreğim elinden…
can kendime ağır, soluk bedenime sağır,
can kendime ağrı, soluğum bedenim sağırı be nasılsa...
bu gün öğrendim, devlet de beni dinliyor
sadece göz değil kulak altıyım da...
şimdi ne farkın var devletten, ne?
çekin elinizi, gözünüzü, kulağınızı üstümden, yetti be yetiiii!
durup dinlenmeden soğuyor yüreğim,
hababam kanayan yara yerim, yeter üstüme gelmeyin.
dünya gibi soğuyor bedenim...
kabataşta’yım, anımda paşakapısı tutsaklığı üsküdar’a karşı zonklayan
sol yanımın acısını içmedeyim kana kana
ince belli bardakta çaya katarak,
yüreciğimi söküp denize atarak…
ayrılık içindeydi, alışarak ayrılığa susarak…
son öpüşmemiz dudaklarımda kanayarak.
eve dönsem de nasılsa şahrud
dudakların dudaklarımı karşılayıp kucaklamayacak…
masamızda sadece benim bardaklarım rakıya ayrılık karacak
gecem bir başına rakılanacak,
sağ elim rakı bardağını sol elimdeki su bardağına vuracak.
su ölecek rakıda, yüreğim eriyecek buzda, bedenim ayazda...
dayan uçurum sabırlı, sağlamı yüreğim…
geçecek bu kış, gelecek bahar
söküp attığım yüreğim sallanacak yeniden dalında kirazca,
yüzü kızara kızara yaza
nasılsa yazgılıyım her şeye geç kalmaya
her şeye üzgün, her şeye güzüm,
hey yalnızlık, bekle iki gözüm
şairim ya yine yenildim, hadi şiire gidelim,
gel yalnızlık, gel özüm…
tunay bozyiğit
şanlı 16 haziran 2010
Kayıt Tarihi : 18.1.2020 17:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!