Firari Saatler Şiiri - Murat Nail Güney

Sevgiler tuzak olmuş arkadaş,
Aşk almış başını gitmiş evrenden sessiz sedasız.
Aramadık ne kenar kaldı ne köşe,
Dost dediklerim kaybolmuş peş-peşe.
Sokaklar neden karanlık, neden ıssız hala,
Sevdaysa sevda, yürekse yürek gülüm,
Sermedik mi avuçlarına erken seherleri,
Çiğ düşümlerinde hüznümüzü paylaşmadık mı,
Simit gevrekliğinde sigaramın dumanı,
Anılarımın bile seni çekiyor canı…

Hangi köşe başı anlatır seni bana,
Hangi şafak uyanır hasretine yüreğimden önce,
Hangi can dayanır bu iç çekişlere peş-peşe,
İsyanım var yine sensiz doğan güneşe…
Kaç kapı kapattı deli gönül vefasızlara,
Kaç kez uğurladım yarasa hüzünlerini karanlığa,
Kaç fala inanıp düştüm yollara gece yarıları,
Hangi şişe daha fazla sarhoş eder beni aşkından,
Hangi şarkı alıp götürür de getirmez geri,
Nasıl yaşasın hasretinle bu şair serseri…

Var mı başka derman sensizliğe bu saatten sonra,
Şaraba sor tükenmişliğini deli sevdaların,
Bana sorma…
Bana günahlarımı sor mor, lacivert, beyaz,
Hatalarımı vur yüzüme, sensiz geçen o yaz,
Her yazdığım satırda gizlenen acıları,
Sırtımda en ağır yük, yaşanmamış yılları,
Ve nasıl unutmadığımı gülüşünü,
Sormadığın sual kalmasın aklında,
Ben buradayım biraz…

Suskun yüreğimin mor çiçeği,
Yaşa gönlünce, yine özgür kalsın içindeki çocuk,
Ben gidiyorum yüreğinden, dönemem belki,
Sende kalsın verdiğin heyecanlar,
Sende kalsın ay ışığında yüzüne vuran yüzüm,
Belki olur ya, gözyaşlarımı gizleyemem...
Yüzsüz bir aşktı zaten benimkisi,
Sen kaçtıkça kovalayan,
Yüz kere söylemiştin oysa bu aşk öldü diye,
Olmayacak düşler görme diye,
Sindiremedimdi içime ayrılığı,
Sığmadı firari saatlere bir ufak veda…
Şimdi ben son yol ayrımındayım sensiz,
Son kez ve ebediyen elveda…

Murat Nail Güney
29.05.2009 İstanbul saat: 02.20