Kaşıntısı tutmuş uyuz bir köpek kaşınıyordu kıyıda,
Bir sandal barınağında adam demli çayını yudumluyordu,
Kalkıp dışarı çıktı, baktı etrafına şöyle bir,
Yastığının altından çıkardı kırkbeşkaliprelik kolt,
Bir şeylerden tedirgindi, belli etmemeye çalışıyordu,
Denizin dalgalarına baktı uzun, uzun,,
Martılar dolaşıyordu, dalgalar kıyıları vuruyordu,
Firari bir akşamın süngüler dökülen şafağından,
Yollara kurulmuş barikatlardan, geçerek,
İzini bir avcı estetiğinde kaybederek,
Eski bir dostun yardımıyla gelmişti buraya,
Burası dinlentilerine durak olmuştu,
Artık kaçmaktan yorulmuştu,
Epeyce bir zaman kalırım diye düşünmüştü
Bu ıssız tenha sessiz balıkçı barınağında,
Kara gölgelerden kan damlayan yamaçlardan
Kara yılanlar iniyordu sandal barınağına.
Adam erken fark etmişti,
İhanete uğramıştı belli ki,
Usulca, sessizce daldı ormanın kuytuluklarına,
Birkaç kuş, birkaç yaban hayvandan başka kimse yoktu
Telaşlı bir ışık huzmesi süzülüyordu ağaçların üzerinden,
Adam küçük harflerle yürüyordu ormanın içinde,
Vakit geceye ulaşıyordu, hava kararıyordu,
Hala dönüp ardına bakmıyordu adam,
Ne idi o kızıl kıyamet çatışma,
az daha deldiriyordu postu,
Ah be özgürlük, sen muhteşem bir şeysin,
Şu anda eli kelepçeli, bir ring arabasında,
Başını yere eymiş, etrafında kolluk kuvvetleri,
Dur kalk, otur, kımıldama …götürecekler…
Adresi bilinmeyen yerlere,
Konuşmayacaksın, susacaksın,,,
Canını yakacaklar,
kaçıyordu vurduk diyecekler örneğin,
Cesedin bile kaybolacak belki,.
Orman sessizliğini koruyordu, adam bir ağacın altında,
Bir efkar sigarası yakıp dumanını rüzgara katıyordu…
Hey gidi özgürlük hey,,,ne muhteşem şey..
Aynı türkünün nakaratlarını tekrarlayıp duruyordu,
Sabah horozlar ötüyordu, köyün ışıkları hala yanıyordu,
Karnı açlıktan davul çalıyordu
Köyde tanıdığı birileri vardı,
Sonuna kadar ahde vefa..ölümüne bağlı dostlar,
Biliyordu adam satmazlardı…
Usulca çaldı kapılarını, kim o…açın benim.
Kapı sonuna kadar açıldı, dostlara bayram,
Tedirginlik çöktü evin duvarlarından içeri,
Çaresizlik anaforunda bir sabah kahvaltısı,
Karar aldılar gece ayrılacaklardı buradan,
Uzaklaşıp gideceklerdi tali yollardan,
Bir görenler olmuştu,
Uzaklaşıp giderken dağ yollarından,
Pusu kurulmuştu yollara,
İhanet damlamıştı yine hain suratlardan,
Yarıp geçemediler zulmün barikatlarını,
Delik deşik oldu bindikleri araba
…………………………………..
morgun önü kalabalıktı
sahiplerini bekliyordu ölüler,
Sonra eller üstünde taşınarak tabutlar,
Köyün eski model bir minibüsüne koydular
Hava kararmak üzereydi,
Kan damlıyordu bulutlardan…
Mezarlar kazıldı ertesi gün bayıra,
Kefene sarmadılar,
kanlı elbiselerle girdiler toprağa,
Yan yana üç mezar…
……………………………………….
Çocuklar oynuyorlardı mezar taşlarının yanında
Kuşlar çırpındıkça çırpınıyorlardı,
Aşağı dereden şırıl, şırıl su akıyordu…
Mezar taşlarını yüzlerine çekmiş insanlar,
Günlük hayatlarına devam ediyordu
Herkes ağlıyordu…
Kayıt Tarihi : 11.9.2006 23:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Mezarlar kazıldı ertesi gün bayıra,
Kefene sarmadılar,
kanlı elbiselerle girdiler toprağa,
Yan yana üç mezar…
……………………………………….
Çocuklar oynuyorlardı mezar taşlarının yanında
Kuşlar çırpındıkça çırpınıyorlardı,
Aşağı dereden şırıl, şırıl su akıyordu…
Mezar taşlarını yüzlerine çekmiş insanlar,
Günlük hayatlarına devam ediyordu
Herkes ağlıyordu…
__Kara Eylül gününde bir duygu sağanağı....
sapla samanı karıştıran Kara donlu,kara dinli Eylül....
Selamlarımla dostum...
Allah yar ve yardımcınız olsun...
Kefene sarmadılar,
kanlı elbiselerle girdiler toprağa,
Yan yana üç mezar…
Evet yüreği dağlanan sevgili dostum, şehitler kanlı elbiseleriyle gömüldüler ve ebediyetin yeşil vadilerine yol aldılar.
Yüreğine sağlık gönüldaşım, selam ve dua ile.
Saygılar.
Kefene sarmadılar,
kanlı elbiselerle girdiler toprağa,
Yan yana üç mezar…
Evet yüreği dağlanan sevgili dostum, şehitler kanlı elbiseleriyle gömüldüler ve ebediyetin yeşil vadilerine yol aldılar.
Yüreğine sağlık gönüldaşım, seşam ve dua ile.
Saygılar.
TÜM YORUMLAR (4)