bir temmuz aralığından bir eylül kirişlemesine dek
***
“beni bir umuda mahpus ettiler”
Üzerine çizik çektiğim şu hayatın sancılarında son dem!
artık günleri sayıyor, takvimleri koparıyorum günlüğümden.
Ha bugün, ha yarın, geldi vakit!
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
kutlarım güzel dokunuşlar sevdaya vefaya insanlığa
günün şiirini ve yazan şairi kutlarım..
Nedense aklıma fantezi müziğin kralı ferdi özbeğeni ve tavernanın meşhur üçlüsü ümit besen, arif susam ve cengiz kurtoğlunu getirdi şiir.
:)
çok güzel bir şiir
şu kirlenmiş dünyaya isyan eden devrimci bir şiir
kutlarım günün şiirini
Hece şiirindeki ustalığınızı serbest şiirlerinizde de görmek mümkün.
'Firak´ın Elleri' okunası güzel bir şiir.
Yürekten kutluyor,başarılarınızın devamını diliyorum.
10 puan+ selamlar.
''Bütün renkler hızla kirleniyordu
tutup,birinciliği beyaza verdiler''diyor ya, Asaf ..
Tutup çıkarmak gerek karanlığın içinden aydınlığı. Koparıp almak gerek firakın ellerinden vedaları ,ki merhabalara kucak açsın her yeni gün..
Yüreğin duyma belirtisi sızısıdır.Küllerinden doğma belirtisi ise yanma nispetincedir.Simurg'un yok oluş manasındaki dirilişin sırrı gibisinden.
Senin şiirlerinde kocaman kocaman şehirler var Mustafa ,yürümekle bitmeyen yollar var.Tabi ki binlerce ülkeyi kahreden bir çocuk yalnızlığı.Ama seviyorum.Yüreğinin üzgün çocuğunu seviyorum.Kalem tutuşunu seviyorum.Ayrılığın elinden tutsan da defalarca ,senin ellerini tanıyorum arkadaşım.Senin her ayrılıktan bin umut sağacak ellerin var.
Gönülden kutluyorum günün şiirini ve şairini..
bazen yok olup gitmek ister insan yüreğinden.. hüzünlü ve güzeldi şiir kutlarım...sevdazan...
“POPÜLER” yanına “MAVİ YILDIZ” yakışır.”
BİR MEVSİMLİK ÖMÜR
Kalan bir mevsimlik ömrün günlerini tek tek koparırken hayattan yokluğunun siparişini peşin pişin vermek gerekiyormuş.
Üzüntü giden ömre değil, yalnızlığa, sevgilinin yokluğuna duyuluyormuş.
Sevdada umut ve umutsuzluk…
İnsana, daha çok insanlığa bir seslenişle yalnızlığa, o’nsuzluğa gidişin başladı belirtiliyor. İnsanlardan uzak, sevdalardan uzak ve o’ndan uzak.
Yalan dünyanın yalan isimli fani insanı…
Her şey yalan. Her şey sadece bir görüntü. Her şey hayla mahsulü…
Çekilen acılar da, çileler de, sevdalar da yalan…
Susuz ve sessiz bir gidiş bu gidiş…
Susuz ve sessiz…
Bir hayale mahpus…
Bütün benliğiyle, bütün ruhuyla ve her bir zerresine varıncaya kadar sevmiş olmasına rağmen, her ressamın kolay kolay çizemeyeceği yanmalarla sevmek.
Adına bile katık ederek sevmek.
Ve alınıp verilecek son birkaç nefeslik bir ömür.
Çünkü bu yazılacak beklide son şiir. Artık bütün şiirler satılık…
Kalmadı ortada bir zan
Tek gerçek, vakit tamam.
*
Çok güzel bir anlatım.
“Yokluğunun siparişini vermek” gibi çok özgün söyleyişlerle şiir farklı bir boyutta dalgalanıyor.
Gerçekten serbest şiirin bütün güzellikleriyle burçlara dikilecek bir şiir.
“Firakın Elleri” şiiriyle “Günün Şiiri / Şairi” seçilen değerli Çetinkayay’ı gönülden kutluyorum.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Hikmet Çiftçi
01 Şubat 2015
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Öyle satırlara şiirlere sığacak gibi değil, ben başka sevdim!
öyle kolay çizemez ressam yangınımı,
öyle kolay hesaplayamazlar acılarımı.
öyle kolay değilmiş işte yaşamak!
oysa adıma bile katık edip sevdim ben!
acılarıma kanıp sevdim,
efkara yanıp sevdim!
Artık son demi ömrün! Son birkaç nefes veresiye.
satırlara düşen son şiir belki de!
satıyorum artık bütün şiirlerimi, bütün kağıtları atıyorum.
Ha bugün, ha yarın geldi vakit!
“beni bir Zan’a mahpus ettiler”
Bitti sandığımız Aşk'ın tarifine yeni bir anlam katan günümüze ve yüreğimize Aşkı yeniden hissettiren şiirinizi ve kaleminizi kutlarım..Saygılar.
beni bir umuda mahpus ettiler”
beni bir çileye mahpus ettiler
beni bir hayale mahpus ettiler
beni bir sevdaya mahpus ettiler
beni bir Zan’a mahpus ettiler
BENİ SANA MAHPUS ETTİLER... Gidiyorum... Yüreğine sağlık.
Bu şiir ile ilgili 48 tane yorum bulunmakta