Ben gönülden.Yareliyem.....Terkeyledi.....Pir beni.
Yareliyem.......Bir dokunsan.Söyletir.........Binbir beni.
Tarkeyledi.......Söyletir..........Bu firak-ı......Kebir beni.
Pir beni...........Binbir beni.....Kebir beni....Cebir beni.
Dertler bana...Sırdaş amma.Ayrılıklar.......Yer beni.
Sırdaş amma.Serden eder...Derdile..........Keder beni
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
tatlının üstüne turşu yenir mi , bu şiire yorum yazmak yerine şairi kutlamak daha iyi olur bence......
hürmetler saygılar....
Nar beni...............Bu zar beni.............Sen yar beni..........Gel sar beni
güne düşen en güzel şiirdi. Tebrikler! Sevgiyle...
Muhteşem... Şiirinizi 3-4 kez arka arkaya okudum Nisari Özdoğan Bey. Satranç adı verilen ve Yavuz Sultan Selim tarafından yazılan çok özel bir tür kullanmışsınız. Ustalık isteyen, kelimelerin bir nakış gibi şiire yerleştirildiği ve uyak-redif örgüsü çok güçlü bir şiir.
İlk mısradaki kelimeler, alttaki diğer mısralarda sırasıyla mısra başı oluyor. En son mısrada ise, bütün mısraların son kelimeleri yer alıyor. Bunu yaparken asla anlamdan taviz verilmemiş. Dolu dolu bir şiir. Güçlü kaleminizi, 15'li hece ölçüsü kullanarak yazdığınız şiirinizi yürekten kutluyorum. (Satranç şiirinde aruz kullanılır aslında ama uyarlamanız da çok güzel olmuş.)
Satranç - YAVUZ SULTAN SELİM
1.) Sanma şâhım/ herkesi sen/ sâdıkhane / yâr olur
2.) Herkesi sen/ dostun mu sandın/ belki ol/ ağyâr olur
3.) Sâdıkhane/belki ol/ alemde bir/ dîdar olur
4.) Yâr olur/ ağyar olur/ dîdar olur/ serdar olur
Başarınızın daha iyi anlaşılması için bu dörtlüğü de yazmak istedim. Kıyaslama yapılabilsin diye.
Selam ve saygılarımla Nisari Özdoğan Bey..
iyi ki önermiş edebiyatçılar, ortaya güzel bir çalışma çıkmış... emeğiniz ve güzel şiiriniz için kutlarım sizi, tebrikler nisari bey
Ben gönülden...:Yareliyem..............:Terkeyledi..........:Pir beni.
Yareliyem..........:Bir dokunsan........:Söyletir...............:Bin bir beni.
Tarkeyledi.........:Söyletir..................:Bu firak-ı.............:Kebir beni.
Pir beni..............:Binbir beni............:Kebir beni..........:Cebir beni.
Dertler bana......:Sırdaş amma........:Ayrılıklar..............:Yer beni.
Sırdaş amma....:Serden eder..........:Derdile................:Keder beni.
Ayrılıklar.............:Derdile...................:Bir derbeder.......:Eder beni.
Yer beni.............:Keder beni.............:Eder beni............:Heder beni.
Didarıma............:Nazar etme............:Bir mehenge.......:Sür beni.
Nazar etme........:Maziden dem.........:Vurmadan...........:Gör hor beni.
Bir mehenge......:Vurmadan..............:Aşinadan.............:Gel sor beni.
Sür beni.............:Gör hor beni...........:Gel sor beni.........:Hem gör beni.
Bu ateşi..............:Hüznüm ile.............:Kül eyledi.............:Nar beni.
Hüznüm ile.........:Yoldaş oldum.........:Terketmez............:Bu zar beni.
Kül eyledi...........:Terketmez..............:Gam şad eyle......:Sen yar beni.
Nar beni..............:Bu zar beni............:Sen yar beni........:Gel sar beni
Nisari Ozdogan
Bu şiir Yavuz Sultan Selim Han'ın şiiri tarzında yazılmış ve hakikaten harcanılan emeğe değmiş. Hem teknik yönden, hem de anlam yönünden kuvvetli harikulade bir çalışma olmuş ki zevkle okudum. Zeka , bilgi, ilham sacayağının sağlam ve mevcut olduğunun kanıtı olan şiirinizi kutluyorum değerli şairim. Selamlar , saygılar.
bu şiire santraç şiir denilir. güzel ve başarılı bir örnek sunmuşsunuz
Aruzun (müfte’ilün, müfte’ilün, müfte’ilün, müfte’ilün) kalıbıyla ve musammat gazel biçiminde yazılan şiirlere Satranç denir. Mısraların kafiyeli parçaları alt alta dizilirse dörtlüklerden oluşan bir biçim ortaya çıkar.
zekaya dayanan bir ustalık ister, ne kadar etkili söz bulunursa o kadar başarılı sayılır. çok sık olmasa da denemekte yarar vardır. tebrikler, başarılar.
sayın Nisari, şiirinizin ölçülerinin bu olmadığını söylemişsiniz, zaten şiirinizin ölçülerini değil, genellikle kullanılan ölçüyü yazdım. aruz ölçüleri konusunda yetkin değilim. sanırım yazdığım yanlış anlaşıldı. size başarılar ve selamlar sunuyorum efendim.
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta