Bir duygu girdabındayım, yalnızlığı mırıldarken dudaklarım
İstanbul mu çağırıyor, ne? Yanlış işitmiyor sanırım kulaklarım
Ben bu şehrin yanan yüzüyüm
Bilirim buram buram tüten İstanbul'u
Bilirim ben, kaçamak bakışlarının sessiz çığlığını
Kaç gün yağar İstanbul, nedenini bir tek ben bilirim
Bir yudum sevgi var içime süzülen
Hüzün merdiven dayamış oysa çoktan
Mutluluk mutsuzluğa gebe yine
İstanbul bir filozof, hayatın anlamını arayan
Labirent sokaklarda zaman zaman kaybolan
Bir cesaret dalıyor sokaklara bir denize dalar gibi
Duraklıyor sonra bir sinema perdesinde, oynayan sanki kendisi
Bir hayat izliyor İstanbul, izlerken hayatlar O'nu
Düşünüyor, her bitişin yeni bir başlangıç olduğunu
Kendi içinde yolculuğa çıkıyor tekrar
Tekeri mi patladı ne, gerçeklerin? Saçları dağılmış
Bir meyhaneye giriyor aşkın şarabını içmek için
Özgürlüğü arıyor sonra Galata Kulesi'nden
'Uçmanın sırrı ne? ' soruyor martılara İstanbul
'Kanatlar ise sır, kanatsızlar nasıl uçuyor peki sonsuzluğa?
Misafir hayatlar konuk oldu asırlardır bana.'diye ekliyor filozof adam
Bir afiş takılıyor gözlerine.Başlık:Sevgi
Kırılmış zincirleri Haliç'in, hapsedilmişken sevilmeye İstanbul
Çalan hüznün ve sevincin tangosu İstiklal'de
Kelebekler ışıklı danslarında yirmidört saatlik...
Dört mevsim İstanbul:Kilise,havra,sinagog,cami
Susuyor filozof adam bilirken anlamsızlığın anlamını
Bir efsane susuyor yine
Yargıcı oluyor yargılarken kendini
Seviyorum bu şehri, sorguluyor çünkü gerçekleri
Bir yaşam oynanıyor İstanbul sahnesinde
Oyuncular iniyorlar, rolleri bitince
Kalan İstanbul suskun ve asil...
Kayıt Tarihi : 1.5.2005 16:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tebrikler.
umy.
TÜM YORUMLAR (7)