Bu gece senin için
Yıldızları indirdim yere
Ay secde ederken önünde
Hüzünlü yapraklar
Güneşin rengini saçlarına
Sabahın mavisini verecekti gözlerine
Hayalin takıldı aklıma
Hani resmini yapmıştım hatırlasana
Gözlerine bir kömür
Kirpiklerine oklar
Ve ellerine alevler yerleştirmiştim
Dudaklarınla beraber
Şimdi limanda yapayalnızım
O sessizce gelen gemiden tek başına inecek
Saçı ak bir yolcuyu arıyor gözlerim
Bir acı var kalbimde, buruk bir sancı
Ve gözlerim buğulanıyor
Tıpkı tıpkı gittin gün gibi anne
Kumdan kalelerim vardı benim
Seninse çılgın dalgaların,
Sevgiye aç bir kalbim vardı
Senin maceracı yüreğin,
Geceler boyu yalnız
Duygusuzluğun kemirgen dişleri
Susuzlukta yeşeren çöl misali
Beklemek istemiyorum.
Yarı aç, yarı tok
Yağmurdan ıslanmış saçlarım
Ilık bir ilkbahar gecesi düşündüm seni
Bahçemdeki ağacın dallarına konan
Mutlu bir kuşun sesinde düşledim seni
İnandığım en yüce şeyde
Gözümün eremediği yıldızlarla
Umutla var ettim seni
Bir kaç gün batımından sonra
O mutlu kuş gelmeyecek bahçeme
Ve bir gün yıldızları göremeyeceğim
İnançlarımın, umutlarımın da sonu gelecek belki
O aşk
O sevgi
Artık neye yarar
Manasız bir yaşam
Solmuş bütün leylaklar
Tek şahidi yok aşkımızın
Gökyüzü bomboş, ne ay ne de yıldızlar
Anlamışlar gibi ayrıldığımızı
Toplandı yere düşen yaprakları zamanın
Sararmış ama hala canlı
Saçlarım? onlara eşlik mi ediyor yoksa?
Bu da ne! gözlerimin altı
Sonra şu cılız ellerim
Beni böylesine bezeyen mimarı
Acıyı yaşamamıştı böyle yüreğim. Hiç böyle kıvranmamıştı çaresizlikten. Ne ümit vardı döneceğine dair artık, ne ufacık bir aydınlık uzakta. Yoktun artık. Hiç olmamak üzere yolculuk başlatmıştın. Halbuki ne kadar erkendi daha. Halbuki yapacak ne çok şeyin, paylaşacağımız ne çok şeyimiz vardı.
Daha doğru dürüst nazlanamamıştım sana, daha hiç dizlerine yatmamış, saçlarımı okşatamamıştım. Omzuna yaslanıp ağlayacağım, boynuna sevinçle atlayacağım daha çok günler vardı. Daha sana şikayet edeceğim bir çok insan, akıl danışacağım yığınla sorunum vardı. Özürlerim vardı daha sana söylenecek, affedilecek suçlarım vardı.
Uzun yürüyüşler yapacaktık gün batımında, senin körkütük sarhoş olacağını bile bile yine akşam sofrasında rakılarımızı içecektik karşılıklı. Misinayı oltaya beceriksiz ellerinle bağlamaya çalışmana gülecektim, yakaladığın balıları zevkle, gururla getirmeni seyredecektim. Araba kullanırken şakaklarından dökülen terini silecektim daha. Bahçede otururken komşularla kavga edecektin, ama onlar sana hiç kızmayacaklardı nedense ve bunları gelip bana anlatacaktın. Beraber gülecektik.............
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!