nicedir karanlık burada gökyüzü
is’li bir il! örtmüş güneşi, bitirmez güzü
bu yüzden yıldızlar yenik bombalara
dumandan sisten kırpamıyor gözünü
bilemedi büyümeyi kaç kuzu
uçurtmamda değil sadece kurşunun izi
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Bu küçük mısralara neler
sığdırmışsınız şairim. Belki
bir kitap, belki çileli bir hayat
acıların ızdırapların diyarı olan
ülke insanlarının acılı hayatları
güzel dile getirilmiş
Tebriklerimi sunarım. Selamlar
Bedri Tahir Adaklı
Merhaba. Duyarlı yüreğini kutlar, bir demet sevgiyle selamlıyorum. Müsade edersen bu kan emicilerle ilgili düşüncelerimi daha önce yazdığım bir 'şiirimle' paylaşmak istiyorum.. Dost selamlar..
Ödüller Verin İşbirlikçilerinize Katillerinize,Entel Fahişelerinize
Bir yıl değil
Beş yıl değil
Diyorlar ki:''Diz çök eğil! ! '''
Bir yanlışlık var bu işte.
Bu gidişte bir terslik var
Bu gidiş gidiş değil
Bir yanlışlık var bu işte.
Hiç mutlu etmedi insanı,
Mucitleriniz, icatlarınız;
Hiç mutlu etmedi bizi,
Putlarınız, ilahlarınız.
Ne dersiniz?
Sizce neden dersiniz?
Bir yanlışlık var bu işte:
Geçinirken, dokuz aptal bir kaşıkla;
Herkes daha mutluydu hani.
Baş koyarken dokuz nüfus bir yastığa
Şimdi herkesin kaşığı ayrı
Yatağı da yorganı da var.
Ama ne oldu sanki?
Ne verdik insanlığa!
Bir terslik var bu işte,
Bu gidişte bir yanlışlık var.
Ailenin ve atomun
Çekirdeği parçalanmamışken;
Alırken canları sıtma ve karahumma,
Yani penisilin bulunmamışken henüz;
Güneş, ay ışığı,çıra ve
İdare lambasıyken ışığımız,
Her şey apaçık ortadayken,
Dışa vuracak bir şey biriktirmemişken,
Bu kadar dolu ve şiş değilken karnımız;
Eldeki nasırla,
Akıtılan terle doğru orantılıyken zenginliğimiz;
Nehir akarken,kendi yolunda
Ayıplanmazken ağlamamız, gülmemiz;
Ağladığımızda dağı taşı yırtarken böğürmemiz;
Bir vadi dolusuyken kahkahamız;
İnsanı sokacak kalıplar dökülmemişken henüz;
Okula giden çocuklara,
Aman yavrum, diye başlamazken
Uğurlamamız, güle gülemiz;
Sevdamızı türkülere,
Sevgilimizi güllere,
Çiçeklere serperken;
Ferhat’ı dağlara,
Mecnun’u çöllere düşürüp;
Keremi yakıp kül eden aşk:
Bu kadar kolay,
Bu kadar aciz
Bu kadar ortada,
Yani bu kadar ucuz
Ve bir gecelik değilken henüz;
Daha bir tatlıydı sevda,
Daha kıymetliydi sanki.
Daha bir saygılıydı sevgili.
Ve aşk daha hesapsız, kitapsız
Daha da bir deli..
Gülen yüzümüz,
Gülüşümüzken armağanımız;
Veren elimiz,
Seven yüreğimizken sermayemiz
Daha bir mutluyduk hepimiz.
Bu işte bir terslik
Bir yanlışlık var bu gidişte.
Dikensiz gül bahçemiz var ama
Güllerimiz kokusuz.
Aşımız, ekmeğimiz
Ve aşkımız tatsız tuzsuz
Otoyollar asfaltlar yapılmamışken;
Cilt cilt kitaplar yazılmamışken daha;
Yani plastik icat edilmeden;
Süt şişeye, su poşete girmeden önce yani;
Gökyüzü mavi,
Masmaviyken denizimiz;
Kıyıya vuracak kadar çok değilken pisliğimiz;
Yani diyesim o ki:
Mayınlanmamış,
Tel örgülerle bölünmemişken;
Ülkemizin ve yüreğimizin sınırları.
Marks,
Daskapital’i yazmaya mecbur kalmadan;
Keynes zehirini akıtmadan önce;
Yani, paylaşım
Yani yurtseverlik kitapların
Bilinmeyen sözcükler bölümünde;
Okul kitaplarının en arka sayfasında
Yer almazken imece;
Daha bir günaydınlıydı günümüz,
Daha kardeşçe,
Daha duru,
Daha berraktı düşünce.
Bir yıl değil
Beş yıl değil
Diyorlar ki:''Diz çök eğil! ! '''
Bir yanlışlık var bu işte.
Bu gidişte bir terslik var
Bu gidiş gidiş değil
Bir terslik var bu gidişte.
Hiç insanı mutlu etmiyor
Makineleriniz, verileriniz.
Kimseyi mutlu etmiyor,
Petrol varilleriniz.
Ne dersiniz?
Sizce neden dersiniz?
İnsanı yaşatmıyor
Saniyede attığı mermi sayısı,
Her gün artan silahlarınız.
Hiç mutlu etmedi insanı;
Mucitleriniz, icatlarınız;
Hiç mutlu etmedi bizi,
Putlarınız, ilahlarınız.
Bu işte bir yanlışlık,
Bir terslik var bu gidişte.
Nasıl, niçin;
Sizce neden
Sizce kimden dersiniz?
Şu gazetelerde geçen
Kundaktaki Filistinli bebeğin,
Alnındaki kızıl lekeyi;
Karanfil mi sanırsınız! ?
Hani mesela,
Timsah gözyaşlarıyla izlediğiniz!
Akbabanın başında ölümünü beklediği;
Hani şu fotoğrafçısını kahreden;
Hani şu
Akıbetini merak ettiğiniz;
Yarı canlı, Afrikalı çocuğa
Ne oldu dersiniz?
Başka kanları,
Başka canları da katın sermayenize.
Vietnam, Irak, Kore,
Bilmem ki daha kimleri aldınız listenize.
İki yüz bin Kızılderiliyi,
Hem de öz yurdunda
Öldürmekle başladınız, seri katilliğinize.
1902 yılına kadar
On yılda
Yok edip bir milyon Filipinliyi,
Yani nüfusun altıda birini
Katlederek devam ettiniz serinize.
Şöyle buyurdu: Senatör Bevaridge,
’’Bizi soykırımla suçluyorsunuz:
Onlar Avrupalı değil,
Amerikalı değil bizim öldürdüklerimiz,
Onlar oryantal.’’ Her neyse!
Japonya’da
Attığınız bomba,
36bin ton TNT
Yani, üç bin altı yüz kamyon
Dinamite eş değerde,
İki yüz elli bin insan
biçilmiş ekin gibi yerde.
Ve hala etkisi devam ediyor
Yerde gökte
Denizde, toprakta,
Açan çiçekte,
Dökülen yaprakta,
Yeni doğan her bebekte;
En önemlisi
Seven,
Sorgulayan her yürekte
Daha dün Panama: beş bin
Vietnam’da iki buçuk milyon kayıtlı ölünüz;
Irak’ta bir milyon küsur;
Rakam net değil,
Katliniz bitmedi henüz;
Devam ediyor zulmünüz.
Ya işbirlikçilerinizin eliyle katlettikleriniz! ?
Katillerini hep siz eğittiniz,
Hepsinde sizin kanlı elleriniz.
Brezilya’da sayılamıyor,
Binlerce köylü;
Bolivya’da çoğu madenci otuz bin,
Şili’de otuz beş bin ölü,
Binlerce kayıp.
Arjantin: Kaç olduğu belli değil,
Nehirler, göller, yerin altı, yerin üstü ölü dolu.
Kolombiya’da üç yüz yirmi bin;
Guatemala iki yüz küsur bin kayıtlı,
Yirmi bin kayıp.
Küba: Altmış bin
Endenozya: bir milyon
Yetmez mi bunca ayıp?
El Salvador’da yetmiş bin
Kamboçya ve Laos’ta bir milyon
Ve daha milyonlarca sayamadıklarımız.
Artsın diye talanınız;
Şişsin diye göbekleriniz;
Devam ediyor halkını boğmaya,
Köpekleriniz, işbirlikçileriniz;
Devam ediyor kıyıma kasaplarınız,
Cellâtlarınız, tetikçileriniz.
Utanın insanlığınızdan;
Utanabilirseniz,
Eğer utanmayı bilirseniz
Korumak için kendinizi kininden, öfkesinden;
Fili, Afrikalıya öldürttünüz,
Deveyi Araba dövdürttünüz.
Şeytana pabucunu ters giydirir,
Oyununuz, entrikanız, ikiyüzlülüğünüz.
Siz ki
Halkın dinini, inancını;
Haçını, kilisesini, mabedini,
Kuran’ını, İncil’ini;
Siz ki
İnsanın rengini, bedenini;
Erkeğin kişiliğini,
Kadının dişiliğini
Kendi pis çıkarlarınız için kullandınız.
Siz ki,
Çürüyen bedeninizi,
Çaldığınız organlarla değiştirdiniz.
Siz ki
Bebeğinizi,
İtinizi, köpeğinizi,
Öldürdüğünüz bebeklerle beslediniz.
Kıtlık,
Ölüm,
Zülüm,
Ve kan.
Ve de sayamayacağın,
Kaydını tutamayacağın kadar
Sakat insan.
Kimse bilmez kopan bacağının,
Çalınan organlarını akıbetini.
İşte bu, sizin eseriniz.
Caniyi titretir,
Şeytanı merhamete getirir;
İşkenceleriniz, zulmünüz.
Katlliğinizle
Caniliğinizle
Maharetinizle
Musibetinizle
Övünebilirsiniz.
Zulmünüzle
Böbürlenebilir,
Kan kusan kalemleriniz.
Kibirlenebilir;
Kanla yazılmış,
Şerefli tarihinizle;
Övünebilirsiniz.
Şiltler takın
Madalyalar takın generallerinize!
Savaş muhbirlerinize
Ödüller verin entel fahişelerinize!
Ama şu gözlerdeki ışıltıyı,
Şu yanaktaki gülüşü
Söndüremeyeceksiniz.
Öldüremeyeceksiniz
Yürekteki çocuğu.
Bu uzun yürüyüşü
Durduramayacaksınız.
Unutmayın,
Barıştır daim
Her zaman sevgidir,
Son sözü söyleyen;
Döndüremeyeceksiniz.
O çocuğun akıbetini biliyorum,
Ama demeyeceğim,
Affedersiniz!
Çünkü
Bu halinizle siz,
İnsan değilsiniz.
Ama
Şunu bilmelisiniz
Annesinin ölümüne sebep olan
Silah Avrupa,
Kurşunu amerikan patentli.
Fotoğrafın kâğıdı da USA antetli.
Japonya’dan, Şili’ye;
Kan kırmızı karanfilden,
Beş sütunlu on tonluk file;
Alacağı var sizden, biliyor musunuz?
Alacağı var sizden,
En basit organizmadan,
en gelişmiş yapıya;
Evrimin gelecek halkasına varana
Ki genlerini bozdunuz;
Yerin, göğün;
Havanın, suyun, toprağın;
Bozulan her hücrenin,
Sararan her yaprağın,
Demografik yapının
Alacağı var sizden,
Alacağı var sizden
doğan ve doğacak olan her çocuğun
borçlusunuz.
Ve siz,
Halkın, hakkın, ve insanlığın,
Doğanın ve tabiatın önünde suçlusunuz
Zulmünüzle
Böbürlenebilir,
Kan kusan kalemleriniz.
Kibirlenebilir;
Kanla yazılmış,
Şerefli tarihinizle;
Övünebilirsiniz.
Utanın insanlığınızdan;
Utanabilirseniz,
Eğer utanmayı bilirseniz
Şiltler verin
Savaş muhbirlerinize
Madalyalar takın generallerinize!
Ödüller verin işbirlikçilerinize
Entel fahişelerinize!
Bunca ölüm, bunca zulum;
Dinsiz, imansız,
Ve merhametsizken zalim;
Susmuşsak,
Pısmışsak;
Düşmüşsek birbirimize.
Yuh olsun size!
Yuh olsun bize!
Mahmut NAZİK 25.03.2008 MERSİN
Elbet sonu gelecek saltanatlarının. SAbır
kara lekeliler işbaşında
ve tüm insanlık sınavda
kan akmaya devam ediyor...
bebekler ölmeye...
insanlık sınav sonuçları mı?
belki de çok yakında...
TUTULDU DİLİM İNSANLIĞIMDAN UTANDIM UTANMAYANLARI ALLAH cc HAVALE EDİYORUM BU KAN AKITTIKLARI CAN ALDIKLARI DÜNYADADA KINIYORUM LANET OLSUN İNSANIM DİYE YAŞAYAN BU KIYIMCI İBLİSLERE YUH OLSUN YUUUUUH TÜM GÖZ YUMAMLARA YUHHHHHHH
İnsanlık nerede?
Bu zulüm son bulmalı,
duyarlı yüreğinize sağlık.
Sevgiyle/ Ayşe
Duyarlı kaleminize tebrikler...emek verilmiş bir sayfa ...kutluyorum.
DUYARLI KALMİ TEBRİK EDİYORUM.SELAM VE DUA İLE.
yürek yangını bir şiir okudum kaleminizden,tebrikler.sevgi ve saygılar sunarım...
Yüreğine ve emeğine sağlık can kardeş.
Sözün bittiği anlarda yüreğin yangında kor oluşudur hissedilen.
Rabbim müsebbiplerini kahhar ismiyle kayhreyleye inşallah.
Bu şiir ile ilgili 48 tane yorum bulunmakta