Bir sabah değil, bir cehennem sabahına uyandı filistin
Gökyüzü mavi değildi artık,
Her yer duman, her yer acı,
Her yer Anne diye yarım kalan çığlıklarla doluydu.
Sokaklarda koşan çocuklar yoktu artık
Bir zamanlar top koşturan o küçücük ayaklar
şimdi enkazın altında melekler gibi yatıyordu.
Oyuncaklarına bile dokundular…
Bir bebeğin avucunda hâlâ kırmızı bir top vardı,
oynayamadığı son oyun gibi.
Hastaneler hedef oldu,
yaralıların üzerine yağdı ateş.
Bir annenin feryadı,
yeryüzünün bütün dillerinden
daha ağırdı o gün…
Kucağında son nefesini veren yavrusuna
Gitme”diye değil,
Cennette beni bekle diye fısıldadı.
Ve dünya…
Evet, dünya büyük bir sessizlikle baktı bu yangına.
Diller sustu, kalemler kırıldı,
kameralar gözlerini kaçırdı
çocukların ölümünden.
Kimi kör oldu, kimi sağır,
kimi de görüp de bilmezden geldi
bu asrın ayıbını.
Ama Filistin
Ah o kadim şehir…
Yıkılmadı.
Yaralı kaldı, aç kaldı, susuz kaldı,
ama Allah’ın adını kalbinden düşürmedi.
Her bomba düştüğünde
toprak yere çökerken
onun insanları secdeye kapandı
“Hasbunallahu ve ni’mel vekil.”
diye yükseldi gökyüzüne.
Bir çocuk,
evinin yıkıntıları arasında Kur’an sayfası buldu
ve tozları üfleyerek okudu
Rabbim bizi sabredenlerden eyle
O an bütün dünya utanmalıydı
bir çocuğun imanından.
Gazze’nin sokaklarında
iman, bir sancak gibi dalgalandı.
Açlık, ölüm, korku…
hiçbiri onları secdeden koparamadı.
Bir annenin gözyaşı bile dua oldu,
bir çocuğun yarası bile sabır oldu.
Zulüm onları eğemedi.
Yıkıntılar arasında,
karanlığın tam ortasında
bir fısıltı yükseldi Gazzelilerden
Evlerimizi yıktılar,
ama Allah’a olan inancımızı yıkamadılar.
Ve biz…
Biz bu şiiri yazarken bile biliriz ki
Mazlumun duası
göğü deler,
zalimlerin saraylarını titretir.
Gazze, kül içinde bir şehir değil yalnızca
Gazze, imanla ayakta duran bir ümmetin
kapanmayan yarası,
susmayan duasıdır. Ama bil ki…
Yıkıntıların arasında hâlâ bir ses var.
Bir çocuğun yavaşça göğe bakan gözlerinde
sönmeyen bir ışık var.
Eli bandajlı bir kız çocuğu,
yıkılmış evinin taşları arasında
Kur’an’dan ezberlediği ayeti fısıldıyor
“Allah sabredenlerle beraberdir.”
İşte o fısıltı,
bir ordudan daha güçlüdür.
Küçücük ayaklarıyla toprağı eşeleyen bir çocuk,
kırılmış bir dal bulup Bu benim ağacım olacak diyor.
O ağaç belki büyümez,
belki su bulamaz,
belki gölge yapamaz…
Ama o çocuğun yüreğinde büyüyen şey
bir ağaçtan çok daha büyük
İmandır.
Umuttur.
Şehadeti bile gülümseyerek karşılayan bir teslimiyettir.
Bir annenin bakışı var Filistin’de
hem ağlıyor, hem dua ediyor.
Kayıplarına yanıyor ama
“Rabbim bizi yalnız bırakmaz”
diye göğsünde bir iman taşıyor.
Gözyaşıyla sulanan o topraklar,
bir gün cennet kokacak biliyor.
Ve Filistin halkı…
Her düşen bombayla değil,
her kalktıkları secdeyle yazıyor tarihini.
Ezanın sesi yıkıntılardan yükselirken,
gökyüzü bile şahitlik ediyor:
Bu halkı ayakta tutan güç,
toprak değil, imandır.
Bir çocuk,
enkazın üstünde bulduğu bir Filistin bayrağını kaldırıyor
ve gülümseyerek şöyle diyor:
“Bizi öldürebilirler ama
bayrağımız ölmez.
Çünkü bayrağı şehitler taşır.
Ve biz biliyoruz ki
Her gecenin sabahı,
her kışın baharı,
her zulmün sonu vardır.
Bugün filistin karanlıktadır,
ama yarın…
Yarın Allah’ın nuruyla aydınlanacaktır.
Çünkü
Mazlumun duası yerde kalmaz,
çocuğun masumiyeti karşılıksız kalmaz,
Filistin’in imanı yıkılmaz.
Ve dünya bir gün duyacak
Küllerin altından yükselen o sesi…
Biz buradayız.
İman ettik, sabrettik,
Allah bize yeter.
Kayıt Tarihi : 12.12.2025 00:31:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
FİLİSTİNDE DÜNYANIN SUSUTUĞU EN AZINDAN BENİM MİLYONLARIN GÖRDÜĞÜ DUYDUĞU BİLDİĞİ BUNU KALEME ALDIM




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!