Bugün yalnız ve yalnızlık arasındaki farkı öğrendim..
sonra oturdum uzun uzun düşündüm, yalnızlık ve yalnız olma durumu, ama zannımca bir şeyler ters gitti… bir baktım yine yalnızım, üstelik sarkaçlı saatin en yalnız olduğu vakit. Hissetmek, önemli olan hissetmek. Peki o hâlde hiç yalnız hissettiğiniz oldu mu? Yalnız kalmaya ihtiyacınız olduğu vakitler? Ne yazık ki bu da yalnızlığın sunmuş olduğu bir yalnızlık.. ne çok yalnız dedim öyle değil mi? Kelimeler bile misafir gibi.. sanki biraz sonra hepsi kalkıp gidecekmişte..yine ben kalacakmışım bana, her kuytu öyle bilir beni, sarkaçlı saat gece onikiyi vurduğunda yalnızlığımdan tanır köşebaşında ki garib cellat…onun bile yalnızlığı işlemiş ruhuma, nerde görsem tanırım aşina olduğum bu yabancı, bir o kadar tanıdık çehreleri. Lafı çok dolandırmakta istemiyorum, düğüm oldum haliyle..ama bazen de bile bile kalkıp sen gidiyorsan yalnızlığa.. ya anlayacak biri olmamıştır yalnızlığını, ya da anlatabileceğin bir yalnızlığın. Öyle söyledi köşebaşındaki garib cellat…kaldırdım kafamı baktım etrafa, ne sarkaçlı saatten eser var ne garib cellattan ne de benim filinta gibi yalnızlığımdan.
Şimdi varız, günün sonunda olduğumuz muamma, yarın belki bir ihtimal, ertesi günden merhaba. İki gün sonra kaldık yine baş başa. Üçüncü gün, zaman epey gece.
Dördüncü, beşinci…hepsinden geçip gitti ömrümüz. Ve biz bir hiç gibi, hiç gibi gelip geçti yalnız.
Kayıt Tarihi : 1.2.2025 20:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!