Dünyanın çile sakızını damağıma yapıştırıp dimağımın almadığı şeylere yöneliyorum bir an
İstanbul, fistan bulmuş genç kız gibi masmavi göğüyle gülüyor bana ama senden mavi değil inan
Bir şişe dur demeye çalışır gibi bu gidişe küfrediyor içimin meydanlarından
Yine de kendimi kendimden uzak hissediyorum kalbim seninle uzak ve benden kocaman
Üzerimde kendime has gümüş tastan paslı paşamla baş başayım
Halis muhlis gök menşeili kara bulutlar memleketlerinden renkli nemler çalıp oynuyor
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta