Gün yirmi dört saat tetikte eli
Yan gelip yatmadı bizim Mehmetçik
canı pahasına bedel ödedi
Vatanı satmarı bizim Mehmetçik
Özgür yaşamak var asil kanında
Boş ver aşkı sevdayı, bırak diyorlar bana
Seni gönül ilacı sanıyorsam kime ne
Umuda giden yollar ırak diyorlar bana
Dermansız yara gibi kanıyorsam kime ne
İçimde kurulusun seninle uyanırım
Seni anlatmaya kitaplar yetmez
Sevgiler getirdim doy anneciğim
İçim alev alev bu hasret bitmez
Başımı göğsüne koy anneciğim
Yanan ateşlerin döktüm külünü
Ben seni
Edirne’de, Van’da, Gevaş’ta
Bir kara tahta başında
Kutsal vatan topraklarında
Cumhuriyetin ilk harcı atılırken görmüştüm
Bir kararlılık bir yaratıcılık vardı bakışlarında
En güzel sevgililer, kayboldu birer birer
Özlemle andığımız, dünler nerede kaldı
Gençliğim heyecanım, hani giden seneler
Güzelliğin timsali, benler nerede kaldı
Dillerden gönüllere, sevgi seli akardı
Yıl 1451,
İkinci Mehmet on dokuz yaşında henüz….
İkinci kez Osmanlı tahtında,
En delişmen çağında,
Tek bir şey duyar,
Tek bir şey görür,
Kaş kirpiğe küsmüş insanız güya
Eşe dosta uçan kuşa merhaba
Selâmsız sabahsız bu nasıl dünya
Çakıla toprağa taşa merhaba
Çiçeği insanı sevmeyi dene
Azrail’in olmuş bir manyak adam
Zulmü işkenceyi, gördü Özgecan
Vahşet haberiyle yıkıldı dünyam
Kader ağlarını, ördü Özgecan
İnsan kılığına girmiş mahlûkat
Erenlere danıştım, sana yüz sürmek için
Diller hasret çekiyor Hazret-i Mevlâna’ya
Nefsime savaş açtım,vuslata ermek için
Çöller susadım diyor Hazret’i Mevlânâ’ya
Esir aldı gönlümü Yunus’lar Mevlânâ’lar
Gizledim gönlüme konan ateşi
El sürdükçe, sana yaram, yok dedim
Sorma içimdeki yanan ateşi
El sordukça,yarla aram, yok dedim
Anılar dizilmiş ardı ardına
Diline, yüreğine ve emeğine sağlık üstadım Bir Başkadır Bizim Besni Sevdamız
insani alip götüren
klasik türk edbiyatinin tam lezzetini sunan
harika bir eser
ellerinden öperim sayin hocam