Fıkraiyat Terekesi

Sarayburnu'nda daldaşak ay
Gümüş sularda süzülür
Tiz bir ney sesi üflenir
Saat dokuz kan dolarken.

Kadife kaftan, işlemeli
Bir alay gelir ağırdan
Atlılar durmuş sırayla
Devşirme kaplı kapıda.

Konuk padişahın veziri
El pençe divan durmuşlar
Taht odası ışıkla dolmuş
Çeşm-i bülbülün renginde.

Kanun ustası bir köşede
Parmaklar narin, nağmeler kesesine,
Kırk incecik cariye
Gül döker halıların üstüne.

O huzurlu yaz akşamında
Bıldırcın dolması yedik
Kâh şarap kâh sohbet ile
İkramda cömertlik gördük.

Şimdi sorsan o günleri
Ah, devir başka devir
Kimse Mustafa Kemal gibi değil
Ne ilericilik ne demokrasiler gelir.