Yukarıdaki saptamalar, konunun daha iyi anlaşılma, argümanları olacaktır.
Bir düşünce, ilişki alanları ile belirlenecekti. İlişki alanlarının bitimi, bilginin zorunlu sınırı oluyordu. Bu sınır, o düşüncenin de, parçalı sınırlı oluşudur. Ve yeni koşul ilişki girişimi de o bilginin ikmal edilen sınırlı süreklilik yapısını oluşturuyordu. Yani her zaman ve şartlarda süren, değişmeyen; anlayış, inanış, davranış, ne fikirdir; ne inançtır, ne de fikri anlatım, özgürlüğüdür. Haydi, dolaylı deyimle, düşünce (Fikir) özgürlüğü bile değildir. Bunlar burjuva ideologlarının allayıp pullayıp fikir özgürlüğü diye ortaya sürdüğü dezefarmasyonlardır. Unutmayın ki inancın kendisi toplumsal işlev değildir.
Halkın ve toplumun insan yanının uyanmasını istemeyen, propaganda işbirlikleridir. Bilmesinlercilik yapan uygulamasıdır. Bunlar Dünya krizini, Güneş ve Dünya'nın manyosferindeki patlaklardan dolayı olduğunu açıklar işbirlikçilerdir. Endirekt, ya da; psikolojiklik olan, temel olmayan, basit tek yanlı, iç ve dış ilişkilerinden soyulmuş anlatımların, demagoglarıdırlar. Oligarşik bilmesincidirler.
Düşüncenin, bilim ve bilginin, bu sınırlı ve sürekli yapısı zorunlu idi. Bu zorunlulukta; yani fikir açıklama özgürlüğü de: nesnelin, toplumun, toplumsal yapının, toplumsal düzenleniş, toplumsal ilişkileniş ve toplumsal ittifakların; yani, üretim paylaşım tutumlarının, zaman içinde, anlamlarının ve anlatımlarının; değişip, gelişip, evrimleşmesinin gerektirmesidir.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta