I) ALLAH'IN SANA KARŞI MERHAMETİ
Eğer sen endişeye kapılmayıp kendini iyi hissedersen Allah da senin işini kolaylaştırır.
Ancak sen içinde bulunduğun endişenin esiri olup da gittikçe kötüleşirsen, Allah senin daha fazla ızdırap çekmemen için seni uygun bir şekilde hayattan alıp ebedi hayata taşır seni. Bunların binlerce örneği var. Sakın Unutma..
II) YORMAYIN LÜTFEN KENDİNİZİ. SIZ ZATEN GÜZELSİNİZ
Yaşlanırken yüzümüze, yaşanmışlıkların ve hüzünlerin verdiği o masum ve sevimli duruş, bize çok yakışırken; İnsanların çevresine karşı ısrarla daha genç görünebilmek için komik hallere düştüğünü görünce gerçekten şaşırıyorum. Zaten bir gün herkes yaşlanacak ve kimse genç olarak kalmayacak. Bırakalım da bize çok yakışan o güzel ve içten duruşun tadını çıkaralım biraz. Unutmayalım ki her yaşın ayrı bir güzelliği, ayrı bir anlamı vardır. Zaten zamanı geldiğinde bunları tadabilmek için yaşamıyor muyuz bu dünyada.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Ölüyüm demekle ölünmüyor bazı insan ölümü kurtuluş olarak düşünüyor
Ölüm düşünceme göre iyi bir insanın kurtuluşu olabilir kötü bir insansa
Yani zalim biriyse insanları ezen sömüren yok eden hep kendi dediğim
Dedik diyen biriyse onun ölümü kurtuluş olamaz diye düşünüyorum
benim düşünceme göre hep iyi insanlar dünyada çok dert keder ve
Çile çekiyor onların ölümü kurtuluş demektir diye düşünüyorum
Bu bir düşünce en iyisini yaradan bilir tebrik ederim düşündürücü
Bir şiirdi saygılar selamlar
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta