Böcekleri bilmem ama kuşlar ayaktalar Çamlıca’nın İstanbul’un adalarına,ve ta Yalova’nın dağlarına bakan sırtlarında.Ay nöbeti Güneşe teslim etmek üzere.Rüzgar serin,bulutlar çekilmiş cepheden.Şehir uyuyor.Sanki bir ben uyanık,bir de kuşlar.Vardiya çalışanlarla,ekmek tekneleri çöp kutuları olanlar bir de.Beton yığınlarının üzerine bir başka doğuyor Güneş parlak bir Pazar sabahında.Şehir uyuyor...Ayaktayım.yüreğimde neler yaşadığımı,bir yolla iletebilsem yüreğine, ve sen de aynı şeyleri duysan yüreğinle…o zaman diller sussun varsın. Tarih yürekleriyle konuşanların öyküleriyle dolu.gönüllerin hep kasvetli olduğu bu çağda masalsı aşklar olamaz mı? Her yürek bir masal kahramanı aslında.Şu arzuların çılgın ateşinden kurtarabilsek yüreklerimizi.Figüran duygularla yaşıyoruz hep.Kahramanlarımızı zindana attık.Elleri bağlı,ayakları zincirli,gözleri bağlı,ağızları bantlı…Kendi zindanımızın gardiyanlığını da kendimiz yapıyoruz maalesef.Kendi hapisliğimizin hakimi de,savcısı da biziz.Gönül kuşumuzu beden zindanlarında çürütme kararı dışımızdan bir düşmana ait değil.
(bitmedi)
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman