Yazgısı dökülüyor parmak uçlarımdan
Yollarda yeşerirken inci tanelerimin
Küf kokar kişilik namzetleri
Yorgun ve bitap düşen her ne varsa
Tanrı’nın gözlerinden süzülen hayaletim
mağaralar da dolaşırken in ve cinlerim
Korkuyla titreyen, yılmayan baş direyen
Sessizlikleri kuşanıyor mağrur hezeyanlarım
İsyan kuşanıp, şah’a mat olma yollarındayım
Tarihten kaçar figüranlar
Leyla, Züleyha, Meryem, Havva
Ruhları çizilir coğrafyaya
incecik nefeslerinden kurtulan vehimleri, senfoni gibi
Kaderin yorgun sevdasından geçer
Şeytan kucak açar, kadınlar feragatte düşer
aralanır, safiyetin emaresine levhler
Yolların serzenişi
ansızın nihayetsiz cümlelerden geçer...
İşte şimdi…
Sessiz ve sedasız, kalmalı ve gitmeliyim
Çorak topraklarda yeşermeli mi yorgun ayak izlerim
Arsız umarsız sızıları kuşanıp
Çığlıklarla mı gömülmeliyim
Gelip dönmesin gittiğinden habersiz
karanlık sokaklarda duran, esrik kalpazan
dönüp bakmasın, haykırmasın…
yokluğun hesabı sorulsun incir ve zeytine
belkiler yanarken
cehennemi bir aşkla, yakmanın hazzını yaşasın
İncelemeyin satır aralarını çürük portakal kokusu etrafı sarsın
cehennem... sonra bir iç gıcırtısı...
Bırak beni eyy Tanrı; bırak yolculuğumdan geri kalmayayım!
Tutan elleri var mı, Tanrı’nın
Yoldan çıkmış, günahkârıyım…
Sorularım ürkütür
anlamaktan dem vururken kirli elleriniz
Çarparsınız yalnızlığı kaybolmuşluğuma
Yoldan çıktım özgür yaşar,
Aynalardan geçer, sapmışlara rastlarım
Cenneti yaratmaktan bıktım, cehennemlere gidenlerdir yoldaşım
Diz çöksün önümde kutsayayım delilik nöbetlerinizi
Gelen gitsin, gelen toplasın, izinizi
Gidiş yollarını kaybettim izahsız kalsın sözlüklerim.
Ağaçlarda sallansın limonlar, mavi güfte adıyla anılsın
delilik tescil edilmiş, notere ne hacet?
Varlığın suistimali, hakikatin esintisi, uzletin taa kendisi…
Sorular, ürkütür hastalıklı düşlerinizi…
Bıktım Tanrım sorulardan…
Cevapları gizlemenden, soruların halatlarını çözmenden
İnsanların akıl almaz asalak saplantılarından,
hala cenneti beklemelerinden
doksandokuz lâfz'a köşk'ü takas etmelerinden
ben, karşısında yanılıp acizliğe tamah edenlerden
Kaçkın komplekslerden,
susup susup susturamadıklarımdan
koşup koşup durduramadıklarımdan
içip içip kanamadıklarımdan
şarapların fahiş kokusundan
Bıktım, kutsanmış affedilmiş hilkat garibelerinden
Yüzlerinden akan şer namzetlerinden, oysa
ateşler silinmişti, figüranlar asılmıştı, çarmıh resimleri bozguna uğratılmıştı
Yanmaya müstahak aciz ruhlar, Meryem’in ayağında ki izdi
oyunlar tek kişilik gösterimlerden ibaretti, neler oluyor bana böyle?
Bıktım sorulardan…
Tarihten kaçarmış kadınsı figüranlar sessiz nağmeli, makamı hüzzam
Bırak beni eyy Tanrı; bırak yolculuğumdan geri kalmayayım!
Ayşe Büşra Erkeç...
Ayşe Büşra ErkeçKayıt Tarihi : 9.5.2009 19:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!